Bubituzak ile Boyutlar Arası Bir Serüven

Ülke alternatif müzik piyasasındaki hareketlilik ve canlılık parmak ısırtacak durumda. Meyil aldığı tür hangisi olursa olsun yaşanan bu çeşitlilik son dönemde üretimi çoğaltırken birçok topluluğun da şevkini artırıyor diye düşünüyorum.

Dünya ve ülke coğrafyasındaki kaotik durum bizleri nereye götürür bilinmez fakat insanların ortaya bir şeyler koyma çabası ve bunun da dinleyici nazarında iyi karşılık bulması umutlanma vesilesi.

Bubituzak da bu üretim zenginliğine katkıda bulunan topluluklardan.  Yeni uzunçalarları “Boyutlar” ile üzerine düşünülecek ve hayal kurulacak bir saha oluşturmayı sağlıyorlar.

Topluluğun kadrosu Ali Güçlü Şimşek, Görkem Karabudak ve Emrah Atay’dan oluşuyor. Aslında kendilerine geçmişte Çilekeş grubundan aşinayız. Emrah ise Kreş grubunun davullarının başındaydı o vakit. Bu bakımdan müzikal yolculuk adına Çilekeş’ten buralara dönüşen bir anlayış söz konusu. Birçok farklı projede imzası bulunan ekibi evrildiği son noktada Bubituzak olarak karşımızda görüyoruz.

Bubituzak ilk çalışması “Uzay Yolları Taşlı”yı yayımladığında dikkat oklarının üzerlerine çevrilmesini sağlamıştı. Müzikal farklılığın yanında vokaldeki bayrak değişimi ilk dikkat çeken unsur olmuştu. Görkem, Çilekeş döneminin vokali iken Bubituzak’ta bu defa Ali  mikrofonun başına geçiyordu.

Yeni albüm “Boyutlar” yetmişli yılların saykodelik tınılarını referans alan birçok noktanın biraraya gelmesiyle şekillenen genel bir atmosfere sahip. Meksika sınırında, çölün ortasında kurulmuş ufak kasabalarda oradan oraya dolanan yalnız bir adam hissiyatıyla dalıyorum albümün içine. Aynı zamanda kendi coğrafyamızdan, şark melodilerinin çizdiği karikatürist bir elin varlığı da hissedilenler arasında. Türkiye saykodelik müziğinden söz edeceksek Boyutlar albümünü bir kenara not etmeliyiz.

Kullanılan nefesli tonlamaları ve gitarların kötü adamların kuytularda zaman kolladığı spagetti westernleri anımsatan tınılarıyla hikayenin hangi yılda geçtiğinin dinleyiciye bırakıldığı bir anlayış mevcut. Tabii ki işin içinde yetmişler fantastik Türk sinemasının aroması da eksik değil.

Geçen zaman zarfında müzikal anlayışlarının olgunlaştığını ve zaten tatmin edici olan enstrüman hakimiyetlerinin yerine daha da oturduğu hissediliyor.

Beste yapıları anlamında katmanlar arası geçişlerin ve ulaşılan renkliliğin albümün genelinde buram buram yaşanıyor olması işin lezzeti bakımından gözden kaçmayan noktalardan biri. Şarkı sözleri için de bir şeyler söylemek gerekirse, sokak jargonu, kelime oyunları ve bunların ekseninde kendi dillerini yaratmak açısından keyifli bir dinleme süreci sunuyor.

“Harakiri” enerjik yapısıyla gayet yerinde bir açılış yapıyor. Bunun dışında kayırmam gereken parçalar olacaksa “Cehennem Dediğin” ve “Ateş Olsan”  ilk etapta sayabileceklerimden. “Olan Olur” da bir diğeri. Gaye Su Akyol ile gerçekleştirilen bu düet parça öne çıkanlardan.

“Boyutlar” son dönemin iyi yerli yapımlarından, ortaya koyduğu atmosfer ve farklı anlatım diliyle dolu bir içerik barındırıyor.

Güzel şeyler de oluyor her şeye rağmen.

Bubituzak’a kulak vermekte fayda var.

tr_TRTurkish