Vladimir Nabokov’un ‘Lolita’sı Hakkında 5 İlgi Çekici Gerçek

Nabokov’un tartışmalı romanı (1955) Amerikalı yayıncılar tarafından defalarca reddedildi: Bir editör kitabı okuduktan sonra “Yayınlanırsa hepimiz hapse gireriz” dedi.

Lolita, 1955’te övgü dolu eleştirilerle yayınlandı. Tabii yerden yere vuran tepkilerle de. Kitap The New York Times tarafından entelektüel pornografi olarak da adlandırıldı ve bu Lolita’nın edebiyat kanonundaki ikircikli yerinin habercisiydi; bu yer belki de yazar Vladimir Nabokov’un icadının ahlaki açıdan ahlaksız (ama muhteşem konuşan) anlatıcısı Humbert Humbert tarafından garanti edilmişti. Nabokov, eleştirmenleri “hayal gücünün gücünü hafife almakla” suçladı ve kurgularında şehvetli otobiyografik ipuçları arayan okuyuculardan şüphelendi. İşte hala tartışmalı olan roman hakkında ilginç bilgiler.

Vladimir Nabokov, Lolita yazarken ilhamını bir gazete makalesinden aldı

Nabokov romanın, esaret altındaki bir maymunun kendi kafesinin parmaklıklarını çizdiğini anlatan (hala yazarı belirlenemeyen) bir gazete hikayesinden ilham aldığını iddia etti. Yazarın yorumuna göre, Humbert Humbert onun “kafesinin parmaklıklarını, kendisiyle insan sürüsü olarak adlandırdığı şey arasındaki parmaklıkları tekrar tekrar çizen babun’udur.”

Nabokov’un Lolita’yı yazması beş yılını aldı

Nabokov’un biyografisini yazan Brian Boyd’a göre, yazar “yaşlı bir adamın genç kıza erişim sağlamak için bir kadınla evlenmesi fikrini ilk kez 1930’ların ortalarında gündeme getirdi.” Bu, The Gift adlı romanındaki bir paragraftan 1939’da yayınlanan The Enchanter adlı kısa romana kadar uzanıyordu. 1946’ya gelindiğinde bu fikri bir roman için tohum olarak kullanmaya karar vermişti. 1948’de yazmaya başladı ama bu yavaş ilerleyen bir işti: Romanın “Tamamen konsantrasyon sağlayabilirse bir yılda bitirebileceği” bir roman olduğunu söyledi ama faturaları ödemek için profesör olarak çalışıyordu. Önce Cornell’de, sonra Harvard’da. Romanın bir kısmını eşiyle çıktığı bir yolculukta yazdı; Bir motelde kaldıklarında ya da Oldsmobile’larının arka koltuğunda yazıyordu. Lolita’yı 1953’e kadar bitiremedi.

Lolita’da Edgar Allan Poe’ya birçok gönderme var

Profesör Alfred Appel’e göre, “Lolita’da Poe’dan yirmiden fazla yerde bahsediliyor.” Bunların en çarpıcı olanı, Humbert’in ergenlik çağındaki ilk aşkı, ismi Poe’nun “Annabel Lee”sine açık bir gönderme olan Annabel Leigh’dir. Humbert, deniz kenarındaki bir prenslikte geçen aşkını anlatırken Poe’nun dilini çarpıtıyor, ancak Nabokov başlangıçta romanı doğrudan Annabel Lee’ye gönderme yaparak Denizdeki Krallık olarak adlandırmayı planlamıştı.

Nabakov, Kubrick’i yalanladı

1962’de yönetmen Stanley Kubrick, Nabokov’un romanını filme uyarladı. Her ne kadar senaryonun yazarı olarak adı jenerikte yer alsa da Nabokov, Kubrick’in yazdıklarının çoğunu kullanmadığını iddia etti. Lolita’nın vizyona girmesinden birkaç gün önce özel bir gösterim yapıldı. Filmi izleyen Nabokov senaryosunun yalnızca küçük ayrıntılarının kullanıldığını fark etti. İlerleyen yıllarda kendi orijinal senaryosunu yayımladı ve önsöze şunları yazdı: “Değişiklikler, en iyi küçük bulgularımın çarpıtılması, tüm sahnelerin atlanması, yenilerinin eklenmesi ve diğer her türlü değişiklik, ismimin jenerik başlıklarından silinmesi için yeterli olmayabilir ama kesinlikle duruma sadakatsizlik denebilir.”

Yine de hemen şunu ekledi: “Şu anki yorumlarım kesinlikle gecikmiş bir kin olarak yorumlanmamalı… Lolita’yı sesli ekrana uyarlarken [Kubrick] romanımı bir şekilde gördüm, ben başka bir şekilde gördüm – yani hepsi, sonsuz sadakatin bir yazarın ideali olabileceği, ancak bir yapımcının yıkımını kanıtlayabileceği de inkar edilemez.”

Yazar o dönemde Life’a şöyle demişti: “Lolita filmine bir film olarak büyük hayranlık duydum ama filmin gerçek yapımında işbirliği yapma fırsatı verilmediği için üzgünüm. Romanımı beğenenler filmin çok suskun ve eksik olduğunu söyledi. Ancak kitaplarımdan esinlenilen bundan sonraki tüm filmler Kubrick’inkiler kadar çekiciyse, fazla homurdanmayacağım.” (Bir zamanlar Lolita’nın Amerikalı yayıncısına şunu söyleyen bir adamın iltifatı: “Benim bu sinema sözleşmelerindeki en büyük ve aslında tek ilgim paradır. ‘Sanat’ dedikleri şey umurumda değil.”)

tr_TRTurkish