RotkaLimon Söyleşileri – Elif Yonat Toğay’dan Herkes Gibi Herkes Kadar

Elif Yonat Toğay ilk kitabı Herkes Gibi Herkes Kadar ile okurların karşısına çıktı. Yonat, anlatımının içtenliği, hikâyelerinin gerçekliklerle güçlü bağı ile adından söz ettirecek bir yazar.

Herkes Gibi Herkes Kadar ilişkiler ve haller üzerine yoğunlaşan bir yazarın okunmaya değer bir ilk kitabı.

İlk kitabınız vesilesi ile yazın serüveninizden başlayalım isterseniz…

Kendimi bildim bileli yazıyorum. Günlük, anı, mektup, deneme… Üniversite yıllarımda, İngilizceden dilimize roman çevirileri… Son yıllarda, çalışma hayatımın temposu hafifleyince, daha ciddi yazmak istediğime karar verdim. Yaratıcı yazarlık dersleri aldım, atölyelere katıldım. Atölyelerle birlikte, öyküye başladım. Öykülerim, bir yandan edebiyat dergilerinde yayınlanırken, bir yandan da kitap dosyası hazırlığı yaptım. Ve birkaç ay önce, ilk kitabım okurla buluştu.

Herkes Gibi Herkes Kadar, kitabınızdaki hikâyelerin birinden isimlenmiyor. Kitabınızın isim seçiminden bahseder misiniz?

Bir süre isimsiz kaldı. Bazı öyküler arasında gidip geldim. Hiçbiri içime sinmedi. Yayıneviyle sözleşme aşamasından önce, farklı coğrafyalarda çok farklı kültürleri gözlemleme fırsatı bulduğum uzun bir tatile çıktık ve dönüş yolunda, “Herkes Gibi Herkes Kadar” ismi bir anda geldi. Öykü karakterlerimin ortak özelliğinin, her an her yerde rastlayabileceğimiz insanlar olduğunu fark ettim. Her biri herkes gibi, herkes kadar…

Herkes Gibi Herkes Kadar, naif detaylarla ve ince bir mizah da barındıran atıllık, terk edilmişlik, üretkenlik ile mutluluk arasında salınan yaşlılık, ölüm, hastalık gibi temalara yoğunlaşıyor. Duygu yüklü, içten, fazlalık barındırmayan öykülerinizde bu temaları ustalıkla sunmanızda gözlem ve duyumsamanın dışında neler etkili oldu?

Öncelikle güzel yorumlarınız için teşekkür ederim. Ustalıktan kastettiğiniz inandırıcılık sanırım. Yazarken, temel kaygım inandırıcı olmak. Ben, inandığım öyküden zevk aldığım için, ister istemez kendim gibi okurlara hitap ediyorum. Gözlemin yanı sıra, çok araştırıyorum. Herhangi bir hastalıktan söz edeceksem örneğin, o konuyla ilgili çok fazla okuyorum, gerekirse bir doktora danışıyorum, benzer hasta ve/ya hasta yakınlarının yaşadıklarıyla ilgileniyorum. Aynı şekilde, bir bitki söz konusuysa, yine öyle. Yazmak bir hafta sürüyorsa, araştırmak belki bir ay…

Hikâyelerinizde hayatın sonluluğu duygusu ile baş etmeye veya küçücük bir değişiklikle –Fitilli Kadife– yaşamla yeniden güçlü bir bağ yakalayan insanlar var. Kahramanlarınız yaşamın yalnızlığının, ölümün yalnızlığı ile sonuçlandığının gayet farkındalar. Hikâyelerinizde bu farkındalığa vurgu için mi çoğunlukla orta yaş ve üstü bir karakter yer alıyor?

Elbette, karakterleri konulara göre yaratıyorum. Bu kitapta, konu itibarıyla daha çok olgunluk dönemini yaşayan karakterler yer aldı. Özellikle, kitabı anneanneme ithaf ettiğim için bir bütünlük oluşturmak amacıyla bunu özellikle tercih ettim. Bir sonrakinde bambaşka konular ve karakterler olacak.

herkes gibi herkes kadar

Hâyal hikâyeniz oldukça hüzünlü… Var olmanın anlamı kısmet vb. tarihsel kodlarla belirlendiği ve içten de olsa kadınlara hayal olarak bahşedilen varoluşu sorgulayan bir hikâye. Öte yandan incitmeyen bir alaysılık da var. Bir yandan da kadınlık hallerini hikâye ediyorsunuz diyebilir miyiz?

Kadınlık hallerini hikâye etmeyi seviyorum. Ancak yalnızca kadınları yazan bir kadın yazar olarak anılmak istemediğim için erkeklere de aynı oranda yer vermeye çalışıyorum öykülerimde. Kitabımda eşit ağırlıktadır kadın ve erkek karakterler. Öyküler, bu kriter dikkate alınarak derlendi.

Uyum’da çocuklar evden ayrılınca ilişkilerinin bittiğini fark eden bir çift var. Hikâyeleriniz bir yandan da yakın ilişkilere dair… Bu temalara dair yeni hikâyeler yazacağınız anlaşılıyor. Günlük hayatın, ilişkilerin hüznü ve ironisi ilginizi çekiyor diyebilir miyiz?

Evet, hem de çok. Çünkü ilişkiler, ama özellikle yakın ilişkiler hayatı renklendirebildiği gibi karartabilir de. Çok çeşitli olduğu kadar çok da anlaşılmaz. Küçük ayak parmağını vuran ayakkabıyı anında elden çıkaracak kadar kararlı ve tez canlı bir kadının, örneğin, çenesini dağıtan bir adamla ömrünü tüketebilmesi haliyle ilgimi çekiyor. Bazen öykülerimde konu farklı yere varsa da, çıkış noktam bir karı koca veya dede torun ilişkisi olabiliyor. Hatta ilişkiler, benim için başlı başına esin kaynağı demek pek yanlış olmaz.

Leke’de edebiyatımızda ve sinemada yeni yeni derinliğince yazılmaya başlayan bir konuyu beklendik bir biçimde nihayetlendirmiyorsunuz. Ancak bu son da oldukça gerçekçi… Hikâyelerinizin sonları oldukça çarpıcı ya da Neyse Halim’de olduğu gibi mizah da barındırıyor. Son’lara ihtimamınız olduğunu düşündüm. Ne dersiniz?

Çok haklısınız. İlk cümlenin çok önemli olduğu kabul edilir. Katılıyorum, çünkü okuru okumaya ikna edecek olan ilk cümledir. Bununla birlikte, öykünün bir etki yaratması ve akılda kalıcılığını sağlaması açısından, “son”un da en az ilk cümle kadar önemli olduğu kanısındayım.

Yeni kitap projeleriniz var mı?

Var, iki farklı kitap projesi üzerinde çalışıyorum. Aslında düzenli yazıyorum, ancak ilk kitaptan sonra biraz tembellik ettim. Okurla buluşmak şahane bir his. Bir süre onun tadını çıkardım. Sonrasında da, okurların, ikinci kitap ne zaman, hadi bekliyoruz, hiç durma, yaz gibi son derece olumlu yorumlarıyla, çok mutlu olmakla birlikte, hafif bir tedirginlik hissettim, kendimi yinelemeden yine benzer etkiyi yaratabilecek miyim diye. Neyse, o da geçti, şimdi devam…

tr_TRTurkish