Haftanın Kitaplığı – 22 Ocak 2022

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz

“KANAL İSTANBUL PROJESİ”NDEKİ TÜRKİYE – KOLEKTİF

Bir zorunluluk olarak tarif edilen “Kanal İstanbul Projesi” süreci, yalnızca siyasi iktidarın açmazlarını değil, aynı zamanda Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu da ele veriyor. Projenin etki alanı, coğrafi olarak içinde yer aldığı İstanbul’u aşarak, Türkiye ve çevresindeki coğrafyayı da içine alıyor. Bu kitapta amaçlanan Türkiye’de yıkımın farklı yüzlerini; şehircilik, planlama, tarih, eleştirel ekonomi-politik, hukuk, koruma alanları, ekoloji, tarım, ideoloji, mücadele üzerinden bir arada ele alarak değerlendirmek. Teorik ve pratik süreçlerde yer alanların kolektif bir araya gelişleriyle hazırlanan kitap, hayata geçirilmesi hâlinde yaratacağı toplumsal ve ekolojik yıkıma işaret ederek projenin neden yapılmaması gerektiğine dair tanıklıkları gündeme taşıyor.

HARF KATİLLERİ KULÜBÜ – SIGIZMUND KRJIJANOVSKI

Harf Katilleri Kulübü, gizli bir topluluğun ve bu topluluğun, kendilerine “düşünceciler” diyen üyelerinin hikâyesini anlatır. Bu kulübün en önemli özelliği, “kâğıda” hiçbir şey yazmıyor oluşlarıdır; Harf Katilleri Kulübü, deyim yerindeyse anlatmak için yaşayan insanlardan oluşur. Düşünceciler, her cumartesi günü bomboş kitaplıklarla dolu bir odada toplanır ve birbirlerine, belli bir tema etrafında şekillenen, uçuk kaçık, gerçeküstü hikâyeler anlatırlar. Harf Katilleri Kulübü’yle, Krjijanovski’nin kaleydoskoptan farksız, klasik edebiyatın zincirlerinden kurtulmuş zihnine yolculuk edeceksiniz!

DÜNYADA 100 KİŞİ OLSAYDI – JACKIE McCANN

Dünyada 100 Kişi Olsaydı, “Dünyada toplam kişi var?” sorusuyla başlıyor ve dünyada yaklaşık sekiz milyar kişi olduğu için yazar, okuyucuların bu kadar büyük bir sayıyla düşünmek yerine dünyanın sadece 100 kişiden oluştuğunu hayal etmelerini öneriyor. Bu şekilde, kitapta hayal edilen küresel köydeki her bir kişi, yaklaşık 80 milyon kişiyi temsil ediyor. Yazar, daha kolay anlaşılan 100 kişi sayısını kullanarak, “Herkes nerede yaşıyor?” gibi 10 büyük soru soruyor. Örneğin enerjiyi idareli kullanmayı, çevre dostu çözümleri, israfı nasıl azaltabileceğimiz gibi önemli soruları gündeme getiriyor.

Birçok araștırma belgesi, kitap ve internet sitesinden derlenen güncel istatistik verileriyle yazılmış olan Dünyada 100 Kişi Olsaydı ortak yönlerimizi ortaya koyarken, gezegendeki birçok kişiyi etkileyen konuların da altını çiziyor. Bu düşündürücü kitap, el ele verirsek sorunları çözebileceğimizi, istediğimiz gibi bir gelecek yaratabileceğimizi vurguluyor.

EN GÜZEL GÜN – KAİRA ROUDA

Kaira Rouda’nın yakınlarımızı ne kadar tanıdığımızı sorgulatan, bir hayatı mahvedecek kadar karanlık bir ihanet hikâyesi anlattığı romanı En Güzel Gün, Elif Şiir Şentekin’in çevirisiyle Çınar Yayınları’ndan çıktı.

​“Hiçbir ilişki dışarıdan göründüğü kadar mükemmel değildir. Paul Strom’un mükemmel bir hayatı var: Parlak bir kariyer, güzel bir eş, iki sağlıklı erkek çocuk, zengin bir banliyöde büyük bir ev. Üstelik o mükemmel bir koca… Paul, karısı Mia’yla birlikte göl evlerinde romantik bir hafta sonu planlamıştır. Ve o gün, gelmiş geçmiş “en güzel gün” olacaktır. Ancak Paul ve Mia şehirden çıkıp göl evine doğru ilerlerken, aralarında bir gerilim başlar. Birbirlerine ne kadar güveniyorlar? Evlilikleri dışarıdan göründüğü kadar mükemmel mi?”

AŞIKLARA YER YOK – TARIK TUFAN

Tarık Tufan’ın gerçeklikle hayalin iç içe geçtiği bir aşk ve tutku hikâyesi anlattığı yeni romanı Âşıklara Yer Yok, Doğan Kitap’tan çıktı.

Tufan, insanın içindeki bu büyük çatışmanın kapısını aralayarak aşkın yersiz yurtsuzluğuna dair sarsıcı bir hikâye anlatıyor. Ve soruyor: “Aşk sandığımız bağlılıklar, gerçekte bizi kendine tutsak eden bağımlılıklarımız mıdır?”

Akademisyen Orhan büyük bir tutkuyla bağlı olduğu Firdevs’in peşinden umutsuzca koşarken, bir yandan kendi geçmişindeki travmalarla diğer yandan Firdevs’in bir başka adama duyduğu hastalıklı aşkla mücadele etmektedir. Gece yarısı aldığı telefonla kendini sayfiye kasabası Saklıkuyu’da bulur. Geçmişte hastane olarak kullanılmış, Osmanlı sarayının ve İstanbul zenginlerinin sırlarıyla dolu eski bir köşkün odasına yerleşir. Hatıralarına hapsolmuş Defne’yle ve diğer komşularıyla tanışan Orhan, onların yaralı hikâyelerine ortak olurken, kendini buraya sürükleyen kaderi anlamaya çalışmaktadır. Firdevs’in birden ortadan kaybolmasıyla içine düştüğü merak, nefes kesen bir sonla cevap bulur.

“Kim bilir, belki de cehennem insanın kendini bağışlayamamasıdır.” 

NOVA ROMA’DA GECE GÜNEŞİ – LÂLE MÜLDÜR

Onun yaşamının ve şiirinin çeperlerinden çıkan bir hikâye. Balat sokaklarında başlayan anlatı Cihangir evreninde sürüyor. Evini, semtini, arkadaş ortamlarını, toplumu, ülkeyi, felsefeyi, dini ve siyasi gelişmeleri kendi kurmacası içinde resmediyor. İlhan Berk, Ece Ayhan, Nilgün Marmara, Ömer Uluç, Komet, Orhan Duru, Ahmet Güntan, Gülseli İnal, Mazhar Candan, Hür Yumer, Fatih Özgüven, Hümeyra gibi pek çok sanat ve kültür insanı anlatının kurmaca yapısı içinde şiirsel kimlikler kazanıyor. “Nova Roma’da Gece Güneşi” zaman, yer ve dil bakımından “Bizansiyya”nın yörüngesinde bir anlatı. Bir başka deyişle, günlük havasındaki “defterlerin anarşik güzelliği”nden kurtulup gelen, poetik ve çılgın bir özkurmaca.

Lâle Müldür, felsefe-müzik-şiir sacayağına oturan bir yaşam kesitini büyülü dilin aleviyle ısıtıyor.

HARİKA BİR HAYAT – HİKMET HÜKMENOĞLU

Hikmet Hükümenoğlu’nun, Harika’nın hikâyesini yakın tarihimizdeki dönüm noktalarıyla anlattığı yeni romanı Harika Bir Hayat, Can Yayınları’ndan çıktı.

“Harika! İşlenmemiş bir elmas. Patlamaya hazır bir bomba. Ölüme uçan eşsiz bir kelebek.

1919’da başlayan, ne zaman bittiğini -henüz- bilemediğimiz bir hayat. Dokunduğu her şeyi güzelleştiren, dokunmadıklarında bile izini bırakan inanılmaz bir kadının, Harika’nın hayatı. Bazılarımız Harika, bazılarımız H. Kara, bazılarımız H. Ak olarak tanıyor onu – ki bunlar sadece bilinen kimlikleri. Yakın tarihimizin zor yıllarında, tanıdığımız simaların arasında dolaşan, dışarıdan normal görünse de ne zaman ne olağanüstülük göstereceği asla kestirilemeyen bir kadın.

Harika bir oyuncu, Harika bir şair, Harika bir istihbaratçı, Harika bir… Harika!

Her an yeni bir Harika’yla karşılaşabilirsiniz.”

“Harika, hislerini tarif ederken, “Sanki ben geriye çekildim ve başka bir kadın ışığa adım attı,” cümlesini kuracaktı aylar sonra. Bu diğer kadın, kararlı, kendine güvenen ve başkalarının ne düşündüğüne aldırmayan biriydi. Sürekli kafasının içinde ona yeteri kadar iyi olmadığını söyleyip duran ses yok olmuş ve sırtındaki yük kalkar kalkmaz ruhu hafiflemişti.”

tr_TRTurkish