Yeni Çıkan Kitaplar

İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar

İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar

Yaşamın her alanında olduğu gibi tarihin akışında da pek çok sıradan ve önemsiz olay gerçekleşir. Ancak öyle gelişmeler vardır ki, insanlığın geleceğini belirleyerek ânı unutulmaz kılarlar. Bu anların gerçekleştiği tarihler, insanlık tarihine altın harflerle not düşülür.

Zweig, İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar’da tarihin kırılma noktası niteliğindeki gelişmelerin arka planına mercek tutuyor, o gelişmeler hakkında bilinmeyenleri açıklığa kavuşturuyor. Bizans’ın fethi, Waterloo, Eldorado’nun keşfi bunlardan birkaçı…

Zweig, bu anları insanlığın yıldızının parladığı anlar olarak tanımlamış olmasının sebebini ise şöyle açıklıyor: “Nasıl yıldızlar parlaklıklarıyla ve değişmez bir yasayla geceyi aydınlatıyorsa, o anlar da faniliği aydınlatmaktadır.”

(Tanıtım Bülteninden)

İran Masalları -Kolektif

İran Masalları

İran Masalları, çeşitliliğiyle zengin, karmaşık ve büyülü bir kültürel yapıyı binlerce yıl boyunca korumayı başarmış topraklardan doğdu. Kaynağını Budizm, Hinduizm, İslam ve Zerdüştlük’ten alan bu masallar, İran’daki değişik inanç ve kültürlerin bin yıllar içinde nasıl iç içe geçtiğini ve ortaya biricik, özgün bir yaşayış çıkardığını gösteriyor.

İran masalları, yeniden yorumlanmış ya da bambaşka kurgulara adapte edilmiş halleriyle, zamanla bütün yeryüzünü dolaştı. Çağdaş edebiyatın fantastik unsurları bile varlığını büyük ölçüde, genellikle erdem ve bilgelik üzerine kurulu bu yalın anlatımlara borçlu.

(Tanıtım Bülteninden)

21 Tırtıl Nereye Gidiyordu? – Yaşar Miraç

21 Tırtıl Nereye Gidiyordu?

Bir yolculuktur tırtılların hayatı… Yumurtalarından çıkarlar yerler, gezerler yerler, oynarlar yerler. Onların hayatı yeşil yapraklardır… Nihayetinde büyüyüp bir ağaç dalına ulaşır ve pamuk gibi kozalarını örüp, hayata bir kelebek olarak yeniden dönmek üzere beklemeye başlarlar…

İşte “21 Tırtıl Nereye Gidiyordu?” kitabında tam da bu yolculuğu anlatıyor ozan Yaşar Miraç. Ama biraz renkli, oyunlu ve maceralı bir yolculuk bu. Önce tırtıllar buluşuyor, arkadaş oluyorlar. Sonra birdirbir ve körebe oynuyor; koca bir gölü karşıdan karşıya geçiyor, bir kurbağanın yaralı dizini tedavi ediyorlar…

Tüm üyelerinin kendine özgü özelliği olan bu kocaman tırtıl ailesiyle tanışmaya ve onların serüvenine katılmaya hazır mısın?

(Tanıtım Bülteninden)

Doğanın Keşfi – Andrea Wulf

Doğanın Keşfi

Çağdaşları tarafından Napoleon’dan sonraki en ünlü kişi olarak tanımlanan Humboldt, zamanının en büyüleyici ve ilham verici insanlarından biridir. Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğan Humboldt kendi başına Dünya’nın nasıl işlediğini keşfetmek için ayrıcalıklı bir yaşamdan vazgeçer. Thomas Jefferson onu “zamanın en büyük değerlerinden biri” olarak tanımlar. Charles Darwin “Humboldt’un Kişisel Anlatısını okumak kadar hiçbir şey benim gayretimi kamçılamamıştı” diye yazar; Humboldt olmadan ne Beagle’a binebileceğini ne de Türlerin Kökeni’ni tasavvur edebileceğini söyler. William Wordsworth’la Samuel Taylor Coleridge’in ikisi de şiirlerine Humboldt’un doğa kavramını katmışlardır. Güney Amerika’yı İspanyol sömürge yönetiminden kurtaran devrimci Simon Bolivar, Humboldt’u “Yeni Dünya’nın kâşifi” diye nitelendirir. Almanya’nın büyük şairi Goethe, Humboldt’la birkaç gün geçirmenin “birçok yıl yaşamış gibi” olduğunu dile getirir.
Doğanın Keşfi Alexander von Humboldt gibi büyük bir bilim insanını tanımanın yanı sıra, çağdaş doğa ve türlerin ilişkiselliği açısından günümüz doğa anlayışına da ışık tutmaktadır.

New York Times tarafından 2015 yılının en iyi on kitabı arasında sayılan Doğanın Keşfi, 23 ülkede yayımlandı. Royal Society Bilim Kitabı Ödülü 2016, Costa Biyografi Ödülü 2015, Inaugural James Wright Doğa Yazıları Ödülü 2016, LA Times Kitap Ödülü 2016 ve Kraliyet Coğrafya Topluluğu’ndan Ness Award 2016 ödüllerini almıştır.

(Tanıtım Bülteninden)

Jack Kerouac’ın Yalnız Hayatı –Joyce Johnson

Jack Kerouac'ın Yalnız Hayatı

1958 yılında, Yolda’nın yayımlanmasından sonra Allen Ginsberg, Jack Kerouac’ın yazma metodunu “spontan bop ölçüsü” olarak tanımladığında bu terim hemen tutulurken, yanıltıcı olduğu da ortaya çıkacaktı. Şarkıcı Patti Smith gibi yanlış bilgilendirilmiş Kerouac hayranları, ”Kelimeleri kâğıda püskürttü yalnızca!” diye çığlıklar attılar bugüne kadar. Eğer kelimeler yalnızca püskürtülmüş olsaydı, şu an onları okuyor olmazdık. Jack’in edebi şöhreti açısından olumsuz yargılar doğuran spontan yazı fikri, sürecin kolay olduğunu getiriyordu akla; işin içindeki muazzam disiplini, Jack’in iki dilliliğinden doğan olağandışı dilsel hassasiyetini, yazarlığını şekillendiren içgüdüsel ve öğrenilmiş estetik yargılarını ve nihayetinde “penceresinden” atlayıp uçsuz bucaksız Amerikan topraklarına ve roman yazımındaki bilinmeyen bölgeye çıkmasını sağlayan tüm çalışmalarını, kolay görünen ip cambazlığının öncesindeki tüm provalarını görmezden geliyordu.

Bambaşka bir hayattı onunki. Yakışıklı ve sert yüz hatlarının ardında ıstırap içinde bir ruh ve bir melankoli bulutu dolanırdı. Teselliyi
alkol, uyuşturucu, cinsellik, caz ve edebiyatta aradı. Göçmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiği Amerika’da kıtanın bir ucundan diğerine savrulan bedeni gibi ruhu da dinginliği hiçbir zaman bulamadı.

(Tanıtım Bülteninden)

 

 

 

 

 

 

tr_TRTurkish