146
Views

Scott Z. Burns “What Could Go Wrong?” adlı podcast’te yapay zekayı kullanarak bir “Contagion” devam filmi yazmaya çalıştığı deneyimini anlattı.

Yapay zeka söz konusu olduğunda Hollywood’da iki kamp var. Bir taraf yapay zekanın filmlerin nasıl yapıldığını değiştireceğini anlatıyor ama yeni teknolojinin yeteneği desteklediği çok az somut örnek var. Karşıt görüştekiler ise işlerinde yapay zeka araçlarını kullanan herkese karşı büyük tepki gösteriyor. Onlar tam anlamıyla yapay zeka karşıtı.

İki kamp arasındaki büyük boşluğa cesurca adım atan yazar/yönetmen Scott Z. Burns yapay zekaya şüpheyle yaklaşıyor. Yapay zekanın senaryo yazımında gerçekten kullanabilecek bir araç olup olmadığını görmek için bir girişimde bulundu. Burns, ChatGPT gibi büyük dil modelleri (LLM)’nin, kendisinin ve yönetmeni Steven Soderbergh’in “Contagion” filminin devamı için senaryoda kendisine yardım edip etmeyeceğini görmek istedi. Burns bu yolculuğunu yeni Audible Original podcast dizisi “What Could Go Wrong?”da belgeledi. Podcast’i dinleyerek deneyimin tüm ayrıntılarına ulaşabilirsiniz.

Peki LLM’ler senaryo yazmada faydalı bir araç mı? Kendi başına bir senaryo yazabilir mi? Harika bir film fikri bulmaya yardım eder mi? Cevap karmaşık ve sekiz bölümlük podcast serisi soruyu birden fazla bakış açısından ele alarak harika bir iş çıkarıyor. Deneyin belirgin bir sonucu var ki o da şu: Burns deneyi bitirdiğinde yapay zekanın başarılı bir senarist olacağı ve bu işi de insanların elinden alacağı konusunda eskisinden daha az endişeliydi.

Burns, IndieWire’ın Filmmaker Toolkit podcast’de “Sahneler yazılamaz” dedi.

Burns, orijinal Contagion filminde CDC doktorlarını canlandıran Jennifer Ehle ve Laurence Fishburne’lü bir sahne yaratmak için Gen-AI’ın işbirliği yaptığı Lexter’ı kullandı. Özelleştirilmiş bir ChatGPT olan Lexter’ın sınırları burada ortaya çıktı. Lexter ona verilen istem ve değişikliklere rağmen iki eski meslektaş arasındaki içsel duyguları ve kişilerarası dinamikleri yakalayamadı.

Burns “Film yaratmanın daha detaylı kısımlarına girmeye başladığınızda yapay zekanın gazı bitiyor. Üç boyutlu uzayda kendi deneyimini yaşamıyor ve bence fizikselliğimizin bize sunduğu şeyleri hafife alıyoruz” dedi.

Aslında deneye başlarken Burns’ün hedefi bir sahne yazmak değildi. “Bunu kullanmaktaki amacım çok hızlı bir şekilde aklıma harika bir film fikri gelmesiydi” dedi.

“Contagion” 2011’de yayınlandığında hit olmuştu. 2020 yılında COVID karantinası sırasında hepimizin yaşadığı şeyin dramatize edilmiş bir versiyonunu anlatan bu film yeniden popüler oldu. Burns ve Soderbergh, COVID’in ortaya çıkmasından dokuz yıl önce modern bir salgının nasıl gerçekleşeceğine dair bilgi sahibi olmak için birkaç üst düzey epidemiyologla birlikte çalışmıştı.

Geç gelen bu başarı bir devam filmi yapma isteği yarattı. Ama seyircinin gerçek bir pandemiyi deneyimlemesinin ardından çekilecek ikinci kurgusal film için kafaları net değildi. Burns yapay zekanın birden fazla farklı bilim temelli varsayımı hızla keşfedip varsayımın kökünü bulana kadar hızla yeni fikirler verebileceğini düşünüyordu.

Burns “Yapay zeka bu açıdan faydalı. Yani bir fikriniz varsa ve ‘Tamam, peki şimdi bu fikirle ne yapacağız? Olasılıklar neler? Olası şeyler neler?’ diye düşünüyorsanız, listeler oluşturmada gerçekten iyi” dedi.

Burns ve Soderbergh, Lexter ile büyük bir atılım gerçekleştirdi. Burns podcast’in dinleme rakamlarına zarar vermemek için IndieWire’a çok ayrıntılı bilgi vermedi ama bu atılımın bazı hatalardan kaynaklandığını vurguladı.

“Lexter hikayesi benim için bu deneyin amacı haline geldi. Lexter’ın benim yazma ortağım, yoldaşım, her ne şekilde adlandırmak istersek o şey olması amaçlanmamıştı; Lexter’ın bir film eleştirmeni olması amaçlanmıştı ve bir eleştirmen yaratmamızın nedeni şuydu; bir ara bir konuşma yapıyorduk ve ‘Hadi bir eleştirmene “Contagion”ın devamını yapmanın iyi bir fikir olup olmadığını soralım’ dedik. Bu yüzden, elbette bir yapay zeka eleştirmeni yaratmamız gerekiyordu ve o da Lexter oldu” dedi.

Bu fikrin temeli, Lexter’in Burns’ün isteminin önemli bir yönünü göz ardı ederek kendisine verilen sınırların dışında bir senaryo yaratmasından kaynaklandı. Burns bir sonraki salgının ne olabileceğine dair farklı bilimsel olasılıkları hızla değerlendirebilme ve bu sayede olası hikaye anlatım yollarını hızla sunabilme yeteneğinin Yapay Zeka Geni’nin güçlü yönü olduğuna inanıyor. Peki bu tür bir beyin fırtınası diğer filmler için de işe yarayabilir mi? Burns bu konuda oldukça şüpheci ve Lexter ile yaşadığı deneyim, stüdyoların film öncüllerini üretmek için yapay zekaya güvenmeleri halinde en iyi ihtimalle türev işler ortaya koyacaklarına inanmasına yol açıyor.

görsel: ‘Contagion’

©Warner Bros/Courtesy Everett Collection

variety

Makale Etiketleri:
· ·
Makale Kategorileri:
FİLM/DİZİ · MANŞET