The Afghan Whigs’den “In Spades”, Baş Ucundan Ayırmamalı

Bazı toplulukların yaşam alanlarımızda çok farklı yerleri vardır. Bazıları, festival filmleri misali sevenine denk geldiğinizde sohbetin bitmek bilmediği konuların açılmasını sağlarlar. Birçoğunun değişik hikâyeleri vardır, müziğe ara vermeler, eleman değişiklikleri, sansasyonlar, sağlık sorunları ve belaya yakın seyretmeleri gibi. Her şeyin yanında ses getiren albümler ve iyi şarkılar yapmayı başarmak tam da onların işidir. Bir de bunun öneri kısmı vardır ki bu kısım biraz daha ironi içermektedir. “Aman abi, bulaşma fena grup” gibisinden, aslında dinleyen kişinin hayatında ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu ima eden paylaşım anlarına tanıklık edilir. Bir yanıyla da bazı toplulukları kendimize saklamayı severiz.

Bu karakterde topluluklara verilecek iyi örneklerden biri de The Afghan Whigs olacaktır kuşkusuz.  Cincinnati’li topluluk Greg Dulli’nin önderliğinde seksenli yılların sonundan bu yana yayımladığı albümlerle hatırı sayılır bir dinleyiciye sahip. Seksen ve doksanlarda yayımladıkları albümlerin her biri dinleyici nezdinde apayrı yerleri olan çalışmalar. Özellikle “Congregation”, “Gentlemen” ve “Black Love” topluluğun takipçileri için başucu albümleri niteliğini korumakta. 2000’li yılları birkaç konser ve bunların kayıtlarından oluşan çalışmalarla geçirirlerken 2014 çıkışlı “Do To The Beast” ile uzun aradan sonra yeni şarkılarıyla dinleyici karşışında yer aldılar.

Yeni albüm “In Spades” ise 2017’nin bahar aylarında kavuşulan çalışmaların başında geliyor.

Albüm, topluluğun kariyerinde önemli yere sahip çalışmaların yayımlandığı müzik firması olan “Sub Pop” etiketiyle piyasaya sürülmüş.

Öncelikle, geçmiş çalışmalarla kıyaslama yapmayan dinleyicilerin saflarında yer alıyorsanız yanınızdan ayıramayacağınız bir albümle baş başasınız demeliyim.

Greg Dulli’nin bilindik dehasının albümün tümüne nüfuz ettiğini açılış parçası “Birdland” itibarıyla yaşamaya başlıyoruz. Öykünün ilk satırları ve önümüzdeki yolun kilometrelerine kendimizi rahatlıkla bırakmamızı sağlayacak bir giriş özelliğinde. Ardından, ritmik bakımdan olduğu kadar akılda kalıcı melodik karakteriyle de “Arabian Heights” dinleyeni alıp şöyle bir sallıyor.

“Demon In Profile”a gelince, “dinlemeye doyamamak nişanı”nı huzurlarınızda kendisine sunmaktan gurur duyduğumu belirtmek isterim. Uzun uzadıya düşünmeyi hak eden şarkıların başında geliyor. Hani ilk dinlediğimiz anda sanki yıllardır zihnimizde dönüyormuşçasına mırıldanmaya başladığımız o ender rastlanan şarkılardan kendisi. Bir diğer favorim olarak “Oriole” kapı gibi beklemekte. Üç akorun akustik olarak birbirini takip ederken yol boyunca eklenen enstrümanlarla şarkının koca bir çınara dönüşmesine şahit oluyoruz. Bazı noktalarda tüyleri diken diken edecek anlara ulaşan parçanın hüzünle kolkola girerek çimlerde koşturuyormuş gibi ironik bir durumu da var.

“Toy Automatic” ve “Copernicus” tam da The Afghan Whigs ana çekirdeğinden evrilmiş parçalar. Değişkenlikleri ile kendini belli eden albümün ağır kişiliklerinden. “The Spell” elektrik piyanonun ve yaylıların dansının ortaya koyduğu tılsımlı yanı olan bir parça. Ritim anlayışının ve sade fikirlerin birkaç ince dokunuşla işi nerelere götüreceğinin şifrelerini de barındırıyor. “Light As A Feather” ise âdeta “All Along The Watchtower”ın kalp atışlarını kendine omurga yapmış bir parça.

Büyük ihtimalle erken dönemlerden bu yana Greg Dulli’nin yaptığı en iyi balladlardan biri olan “I Got Lost” ve işi onun bıraktığı yerden alarak zemine çivilemeyi başaran “Into The Floor”sersemletmeyi ihmal etmiyor.

“In Spades” başından sonuna kadar söylediğini dinleten bir bütünlük sergiliyor. Dolayısıyla sözler sağlam, oyunculuklar ustaca. Tüm süresi boyunca içinden çıkmak istemeyeceğimiz parçalarla örülü.

Geçmişi tadanların yanı sıra yeni bir dinleyici kitlesi oluşturacak kalibrede, yeterli menzile ve derinliğe sahip bir albüm.

Defalarca dinlemeli ve baş ucundan ayırmamalı.

tr_TRTurkish