Tanita Tikaram, Onca Hatıranın Üzerine

Lise yılları, seksenlerdeyiz, bir yandan kanda metalcilik var, diğer taraftan da müzik adına takip edebileceğimiz kaynak çok az. Duran Duran’lardan keyif aldığımız, heavy metal’in yanı sıra pop müziğin de kendi zirvesini yaşadığı, iyi işlerin çıktığı zamanlar.

Evde ders çalışma zorlamalarının yaşandığı süreçlerin içerisindeyiz. Bilmiyorum belki günümüzde de öyledir. Neyse! Ben biraz şanslıydım, kardeşimle paylaştığım ranzalı ufak odada televizyon mevcuttu ve o sayede bazı programları seyredebiliyordum. Neresinden bakarsanız sevimli anlar aslında.

Dönemin meşhur müzik programı Pop Saati’nde sırayla klipler yayımlanıyordu. Erhan Konuk sunuyordu. Bir ara esmer, siyahlar içinde bir kadın belirmişti, sonradan öğrendiğimiz sephia renklerinin hakim olduğu, bir videosu vardı şarkının. O nasıl bir ses ve şarkı bunu tekrar dinleyebilmeliyim dediğimi hatırlıyorum. Adını ikinci anonsta yakalamıştım, Tanita Tikaram, ‘Twist in My Sobriety’. Tamam, bir şekilde bulurum kasetini. Belki de çoğumuz aynı anda yaşamış olabiliriz bu anı.

Bir haftaya kalmadan kasedi yakalamıştım bir yerlerde. O zamanlar için hiç de fena bir süre değildi hani. ‘Ancient Heart’dı albümün adı ve tadından yenmez bir hali vardı. Ardı sıra çok iyi parçalar. Kısa bilgi, hala durur aynı kaset arşivimde.

Tanita, radarımıza takılmış olacak ki bir sonraki albümü olan ‘Sweet Keeper’ı da çıkmasından bir süre sonra almıştım. Her şey bir yana zaten çok iyi bir şarkıcı ve dinlemek lazımdı.

Açıkçası takibi çok devam ettirmediğimden uzun yıllar pek bilgim olmamıştı kendisinden. Fazlaca bir zaman atlasam da günümüze geliyorum ki dokuzuncu albümü çıkmış. 2016 yılı ‘Closer to the People’.

Tanita Tikaram

Albümü dinlemeye başlıyorum birçok hatıranın da birlikteliğiyle. Bir süre sonra ‘bu çok iyi yahu’ diye bir mola veriyorum. Bunu birileriyle paylaşmam lazım ama saat de geç olmuş.

İlk parça ‘Glass Love Train’i dinlemeye başladığınızda zaten anlayacaksınız. ‘Cool Waters’ ve ‘The Way You Move’ ardı ardına yeterince güçlü bir giriş gerçekleştirip kan dolaşımını olması gerektiği seviyeye çekiyor adeta. Yetmezmiş gibi hemen ‘Closer to the People’ ile caz partisyonlarının arasında kendimize kenarda köşede güzel bir yer buluyoruz. Tabiatı bozmadan ‘Gris Gris Tails’ giriyor devreye. Peşinden bas gitarın yürüyüşüne alıştırmışken buluyoruz kendimizi ‘The Dream of Her’. ‘Don’t Turn Your Back on Me’ ile devamını getirip New Orleans civarlarında bir törende açıyoruz gözümüzü ‘Food on My Table’ öyle bir his veriyor sanki. Oradan bir gece kulübüne geçelim diyoruz  ‘Night Is a Bird’ karşılıyor bizi. Bütün bu dinletinin sonunu ‘My Enemy’ getiriyor ki büyük piyanonun başında bir kontrbas ile söylenen ne kadar da güzel ve yerinde bir kapanış.

Ne kadar iyi şarkılar var albümde diyorum kendi kendime ve bir o kadar da samimiyet yüklü bir hava. Bu kadar karmaşanın arasında kaçması mümkündür tabii ama telafi etmeyi de biliriz bir şekilde.

Yetmiyor, tekrar dinlemeli, bunu birileriyle paylaşmam lazım, saat geç olsa da ve üstelik kapatılması gereken de bir sürü zaman var.

Bir de kocaman bir teşekkürü borç biliriz ki onca hatıramız var.

Tanita Tikaram – Night is a bird

Tanita Tikaram – Don’t turn your back on me

Tanita Tikaram – The Way You Move

Tanita Tikaram – Good tradition

Tanita Tikaram – Twist in my sobriety

tr_TRTurkish