137
Views

Her şarkısında başka bir hikâye anlatıyorlar. Kimi zaman bireysel bir kırılmayı, kimi zaman toplumsal bir yarayı… Narda Afrika, müziğini süslemelerden uzak, doğrudan bir duyguyla kuruyor. “Kim Kıracak Kalbimi” ile birlikte yalın ama derin bir anlatım yakalayan grup, sahnede de aynı samimiyetle var oluyor. Yeni şarkılarını, üretim yolculuklarını ve bu dönemin Narda Afrika ruhunu konuştuk.


Şarkılarınızda toplumsal / bireysel ayırmaksızın değişik konulara değiniyorsunuz. Hangi hikâyeler öne çıkıyor? Bu hikâyeler sizde nasıl bir yerden doğuyor: kişisel deneyimler mi, gözlemler mi?

Yaşadığımız zorlukları ve duygusal süreçleri müziğe dönüştürmek, dinleyiciyle bağ kurmanın en samimi yolu bizim için. Bu yüzden şarkılarımızda hem içsel yolculuklarımızı hem de dış dünyadan yansımaları bulabilirsiniz. Böyle delirmiş bir dünyada yaşamdan etkilenmemek, bunu müziğe yansıtmamak mümkün değil zaten.

Narda Afrika’nın kendine özgü bir ses evreni var. Bu sesin kimliğini belirleyen unsurlar sizce neler?

Biz, söz ve müzik uyumunu ekstra önemli buluyoruz; çünkü duygunun dinleyiciye yormadan geçmesi bu uyumla mümkün oluyor. Şarkı sözlerinde anlatılan hikayeyle müziğin ses dünyasının birbirine uyum sağlaması bizim için çok değerli. Bu yaklaşım, müziğimize hep olumlu yansıdı. Ayrıca, müzik yaparken sadece o dönemin moda akımlarını değil, tüm müzik evreninden en sevdiğimiz sesleri kullanıyoruz. Bu da bize zamansız, kendine özgü bir sound yakalama konusunda yardımcı oluyor.

Bağımsız bir grup olarak üretmek, bugün Türkiye’de nasıl bir deneyim haline geldi? Bu süreç dinleyiciyle aranızdaki bağı nasıl etkiliyor?

Aslında hem güzel hem zor diyebiliriz. Büyük bütçeler ve kurumsal destek olmadan yol almak, bazen kaynak bulma, tanıtım ve konserler gibi konularda sıkıntılar yaratabiliyor. Ancak bu durum, aynı zamanda müziğimizi kendi vizyonumuz ve içtenliğimizle şekillendirmemize olanak sağlıyor. Dinleyicilerle aramızda samimi bir bağ kurabiliyoruz çünkü aracıların olmadığı bu ortamda geri dönüşler çok daha gerçek ve değerli oluyor. Bu süreç, bizi hem daha üretken hem de dinleyiciyle daha güçlü bir iletişim içinde tutuyor ki bunun en büyük ispatı 13 – 14 senedir dinleyenlerimizle beraber müzikal yaşamımızı sürdürüyor olmamızdır.

Bu ara sahne çalışmalarınıza da ağırlık veriyor gibisiniz. Sahne sizin için üretimin hangi parçasını temsil ediyor?

Sahne, bir müzisyenin duygusal yoğunluğu en çok hissedebildiği, o ana kadar verdiği tüm emeğin ruhani bir tatminle karşılık bulduğu bir alan. Dinleyenle — senin müziğini hayatının bir yerinde kendine ait kılmış insanlarla — buluşma anı, müziğin en keyifli hâli aslında. Biz de bu anları daha sık yaşamak istiyoruz. Uygun mekânlar olursa, festival tekelini biraz olsun kırıp kendimize o alanlarda da yer bulabilirsek, konserleri artırmayı hedefliyoruz.

Hepinize ayrı ayrı sormak üzere: Narda Afrika’da müzik yapmak ve bu grubun bir parçası olmak sizin için ne ifade ediyor, size neler hissettiriyor?

Barış: Narda Afrika benim ruhsal bir parçam, sadece müzik değil; bu grup benim için içsel bir yolculuk. Bu yolculuğu da duygusal bağ kurabildiğim dostlarımla yaşamak, paha biçilmez bir mutluluk.

Ersen: Kolektif bir şekilde bir şeyler üretmeyi çok seviyorum; özellikle de bu insanın direk olarak ruhuna işleyen sanat dalı olan müzik ise. Hele birde bunu Narda Afrika ile yapıyorsam 🙂 . Grup içinde birlikte bir şeyler yaratmak ve sahnede enerjiyi beraber paylaşmak gerçekten çok heyecan verici. Çünkü Narda Afrika dinleyicisi biliyorum ki sadece müziğe kulak vermiyor, şarkıları ruhuyla  hisleriyle yaşıyor. Bu da bana Narda Afrika’nın bir parçası olduğum için kendi varlığımı daha özel hissetmemi sağlıyor.

Fatih: Benim için bu grup yalnızca bir müzik topluluğu değil; aynı zamanda benzer hayata bakışlara sahip insanların kurduğu bir düşünce ve ifade alanı.

Berk: Bence bir müzik grubu, sadece doğru notaların kullanıldığı, doğru akorların basıldığı, doğru sözlerin yazıldığı ve teknik müzisyenlerin varlığından fazlası olmalı. Ancak bu şekilde gerçekten grup olunabilir ve insanlara dokunan şarkılar yazılabilir ve etkileyici performanslar yapılabilir diye düşünürüm. İşte Narda Afrika benim için böyle bir gruptur.

Bülent: Grubun en son katılan üyesi benim. Davulcumuz Fatihle önceden tanışıyordum. Deneme provasında oldukça sıcak bir ortam vardı ve ben de böylesine anlaşabileceğim güzel insanlarla beraber müzik yapmayı kaçırmak istemedim. Narda Afrika benim için sadece müzik yaptığım bir birliktelik değil kardeşçe bir ortam.

 “Kim Kıracak Kalbimi” sonrası müzikal olarak hangi duyguların peşindesiniz? Yaklaşan dönemde bizi nasıl bir Narda Afrika bekliyor?

“Kim Kıracak Kalbimi” şarkımızdaki sadelik, biraz daha süslü püslü bir hüzne evrilebilir. Açıkçası biz, fazlasıyla duygusal iç yolculuklar yaşayan bir grubuz ve bu da müziğimize yansıyor. Şu an bitmek üzere olan yeni bir şarkımız var mesela; biz ona ‘jilet gibi şarkı’ diyoruz 🙂 Dinleyenleri kızgın bir hüzün sarmalına sokacağız.

Söyleşimize katıldığınız için teşekkür ederiz.

Bizim gibi butik müzik yapan, sistemin parçası olmadan tamamen kendi emeğiyle ayakta duran grup ve müzisyenlere bu fırsatı sunduğunuz için asıl biz teşekkür ederiz.

ROTKA TV YAYINLARINI YOUTUBE ÜZERİNDEN İZLEYEBİLİRSİNİZ

Makale Etiketleri:
· · · ·
Makale Kategorileri:
MANŞET · MÜZİK