Haftanın Kitaplığı – 1 Ekim 2018

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye bir göz atabilirsiniz.

ON KÜÇÜK ZENCİ – AGATHA CHRİSTİE

Her birinin gizledikleri ve korktukları sırları olan on kişi, Zenci Adası’ndaki ıssız bir malikâneye davet edilirler. Ancak malikâneye giden grubu bir sürpriz beklemektedir, ev sahibi ortalarda yoktur.

Geçmişlerindeki karanlık sırlardan başka hiçbir şeyleri olmayan bu insanlar adada mahsur kalmışlardır.
Konuklar bir süre sonra gizledikleri sırları birbirlerine anlatırlar. Ve teker teker ölmeye başlarlar.

AMATKA – KARİN TİDBECK

Dille şekillenen bir dünyada geçen, Margaret Atwood ve Ursula K. Le Guin geleneğinde bir çıkış romanı.

Vanja, şehir hakkında bilgi toplamak için kış kolonisi Amatka’ya gönderilir. Amatka’ya adım atar atmaz bazı tuhaflıkları fark etmeye başlar: İnsanlar garip davranıyorlardır ve şehir sakinleri hükümet karşıtı düşüncelere karşı izlenmektedir.

Amatka’da kısa bir süre kalmayı planlayan Vanja, ev arkadaşı Nina’ya aşık olunca ziyaretini uzatmaya karar verir. Burada, koloninin tehlike altında olduğunu ve hükümetin bunu halkından gizlediğini öğrendiğinde kendi araştırmasına başlayacak ve kendini büyük bir tehlikenin içinde bulacaktır.

Amatka’nın distopik dünyasında insan dilinin gerçekliği değiştirme gücü vardır. Objeler, binalar ve geri kalan her şey sürekli isimlendirilip bu isimler tekrar edilmezse yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Baskıcı bir kolonide kısılı kalan Vanya’nın da lisanı kullanarak kendini özgür kılmayı arzulaması gerçekliği bile tehdit edecektir.

Zeplin’in İsveçli yazarı Karin Tidbeck ilk romanı Amatka’yla 1984’ü andıran bir dünya yaratıp toplum kontrolü, değişim korkusu, dilin gücü ve devrimler üzerine sembollerle dolu politik bir masal anlatıyor.

“Amatka harika bir kısa hikâye yazarının daha da harika bir romancı olduğunu ortaya koyuyor.”

-Jeff Vandermeer

“Bu kitabı kesinlikle almalısınız.” -Ann Leckie

BİR AT BİR BARA GİRMİŞ – DAVID GROSSMAN

Bir At Bara Girmiş

 

2017 Man Booker Uluslararası Ödülü’nü alan David Grossman’ın okurunun kafasını “Var olmak, bütün olmak için yeterli mi?” sorusuyla meşgul ettiği romanı Bir At Bara Girmiş kitabı Aylin Ülçer çevirisi ile Siren Yayınları tarafından yayımlandı.

Grossman, sahnesinde tuhaf bir adamın, Dovaleh G.’nin dikildiği komedi kulübünün kapılarından içeriye sokuyor. Dovaleh G., parlak spotların altında, onu meraklı gözlerle izleyen seyircinin karşısında hayatını temize çekiyor ve adeta bir psikiyatrın koltuğunda uzanmışçasına geçmişin loş dehlizlerine dalıyor. Ters köşelerle dolu bir gösteri bu; sahnedeki adam kendi hikâyesini anlatıyor ve bu hikâyede espriler, seyircinin suratında birer yumruk gibi, birer tokat gibi patlıyor.

Bir At Bara Girmiş, herkesin derdinin kendine olduğu, her koyunun kendi bacağından asıldığı dünyada onca yalnızlığa rağmen görülmeye, duyulmaya, anımsanmaya duyulan ihtiyacın ve kahkaha ile gözyaşları arasındaki bir arpa boyu mesafenin romanı.

EVSİZ BİR ADAMIN GÜNCESİ – MARC AUGE

Evsiz Bir Adamın Güncesi

Etnolog yazar Marc Augé’nin etnik-kurmaca olarak nitelendirdiği kitabı Evsiz Bir Adamın Güncesi, Zehra Büşra Bölükbaşı’nın çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Augé, emekli olduktan sonra evini boşaltıp eşyalarını satarak arabasında yaşamaya başlayan bir adamın yerleşik düzenden, kök salmaktan ve bir yere bağlanmaktan uzak durmaya çalışmasının hikâyesini anlatıyor. Olaylar arka planda Paris sokakları, ucuz oteller, kalabalığın uğultusu ve her şeye rağmen yerleşik duygular eşliğinde gerçekleşiyor.

“Her zaman kaçmayı düşledim. Bu düş, gecelerimin sürekli tekrar eden bir sahnesi oldu. Senaryo hiçbir zaman tam olarak aynı olmasa da her defasında kendimi mucizevi bir şekilde varlığımın farkına varmamış düşmanlarca çevrelenmiş bir halde buluyordum. Bu rüyalar, iki farklı sonla kendini tekrar edip duruyordu: Ya ben kendimi gizleme gayretiyle seyirterek oradan ayrılıyordum ya da paçalarım tutuşarak tam bir panik halinde, son hızla kaçıyordum. Aynı rüyada birinden ötekine geçtiğim de oluyordu. Öyle ki, tam sessizce kaçacakken biri beni fark edip eliyle işaret ediyor, ben de çılgın kalabalığa karışıp gözden kayboluyordum.”

PLUK VE KIRMIZI ÇEKİCİSİ – ANNIE M.G. SCHMIDT 

Annie M.G. Schmidt’ten “Pluk ve Kırmızı Çekicisi”

Andersen ödüllü Annie M.G. Schmidt’in Floddertje’nin maceralarından sonra bir başka kitabı Pluk ve Kırmızı Çekicisi, Hollanda’da “Yaşam Boyu Başarı Ödülü”ne değer görülen Fiep Westendorp’un resimleriyle Can Çocuk etiketiyle yayımlandı.

Pluk’un kırmızı bir çekicisi vardır. Onunla kentin her köşesini dolaşıp kendine kalacak bir yer arar. Sonra, güvercin Dollie’nin yardımıyla Kuleli Bina’ya yerleşir, burada Bay Pen’le ve hamamböceği Zaza’yla tanışır.

​Pluk bir sürü yeni arkadaş edinir ve onların her türlü sorununu çözer. Fakat şimdi çok daha büyük bir sorun vardır. Eskiden büyük, yemyeşil bir yer olan Üveyik Bahçesi’ndeki güzel ağaçlar ve burada yaşayan hayvanlar tehlikededir. Bakalım Pluk ve arkadaşları Üveyik Bahçesi’ni kurtarmayı başarabilecekler midir?

tr_TRTurkish