Fleet Foxes’dan Etkileyici ve Titiz Bir Dönüş, “Crack-Up”

Altı yıllık aradan sonra artık yeni Fleet Foxes albümü için tüm şartlar yerine gelmiş durumda. Yaşanan bu ayrılığın sebepleri ne olursa olsun her şeyin başında sıfır kilometre Fleet Foxes şarkıları bile başlı başına bir motivasyon nedeni oluşturuyor.

Öncelikle bir önceki nefis albüm “Helplessness Blues” göz önüne alındığında daha karmaşık bir çalışmayla baş başa kalacağımızı söylemek gerekiyor. Bunun yanında şahsi fikrim olarak lezzet ve keyif vericilik bakımından da hayli doyurucu bir bütün söz konusu.

Albümler arası verdikleri uzun fasılalar dinleyiciyle topluluk arasında bambaşka bir bağ oluşmasına neden olabilir mi? Çünkü henüz üçüncü albümünü yayımlayan bir grup için yarattığı etki ve oluşturduğu saygınlık düşünüldüğünde ortaya çıkan durum takdir edilesi. Referans aldıkları müzik türleriyle birlikte oldukça deneysel işlere imza atıp, kendi hikâyesini farklı karakterlerle ortaya koymayı başaran bir topluluk Fleet Foxes.

“Crack-Up” dönmeye başladığında yepyeni bir deneyimin de ilk anlarına adım atmış oluyoruz. Fleet Foxes’ın en sevdiğim yanlarından biri de bu işte, bu uzun aradan sonra bile yaptıkları işin dip notlarında sürekli bir gelişimi yansıtıyorlar. Her defasında da hamurun kıvamı istenilen ve özlenen düzeyde hissedilmeyi sürdürüyor.

Görülüyor ki “Joshua Tillman”ın topluluktan ayrılarak “Father John Misty” lakabıyla devam ettiği solo kariyeriyle paralel olarak Fleet Foxes da yerinde saymamayı başarmış. Zira birkaç ay önce yayımlanan yeni “Father John Misty” albümü “Pure Comedy”nin etkileyici yönlerini düşünürken gelecek yeni Fleet Foxes albümünün içeriğini merak etmeye başlamıştım. Karşılaştırma mevzularını sevmesem de “Crack-Up” için de başından sonuna kadar kendi dünyasını oluşturarak tiyatral bir bütünlüğü dinleyiciye sunmaktan geri kalmadığını söylemek gerekiyor. Bunu sağlayan temel unsur ise topluluğun lideri diyebileceğimiz Robin Pecknold’un geçen süreç boyunca biriktirdikleri, tercih ve yaşanmışlıkları.

“Crack-Up”ın karmaşık bir o kadar da ilgi çekici yanları yeterli emek sarf edildiğinde bir dostluğa dönüşüyor.

Albüm “I Am All That I Need / Arroyo Seco / Thumbprint Scar” ile açılıyor ve bu olabildiğince etkileyici parçanın izlerinde kaybolarak oluşan atmosferin etrafımızda dönmesine tanık oluyoruz. Folk rock özelinde tür adına ne gerektiriyorsa albümün her notasında farklı fikirler barındırıyor. Özellikle vokal kalitesi ve tekniğiyle ezip geçiyorlar. “Cassius, –“ ve daha şimdiden defalarca dönmesi garanti olan “– Naiads, Cassadies” bu vokal işçiliğine çok iyi örnekler.

“Third of May / Odaigahara” sekiz dakikayı aşan süresiyle Fleet Foxes kişiliğine ait birçok ipucunun da kalbi niteliğinde. Saykodelinin kollarından Avrupa sinemasının dramatik tonlamalarına kadar uzanan bir yolu saklıyor içinde.

Albümü kaçınılmaz kılan unsurlar “If You Need To, Keep Time On Me” ve “On Another Ocean (January/June)”da vücut buluyor. Ayrıca hüzün katsayısı oldukça yüksek bir parça olarak “I Should See Memphis” kesinlikle ayrı bir yere not edilmeli. Kapanışı yapan aynı zamanda da albümün ismini taşıyan “Crack-Up” bu kendine has ve özel yolculuğun tüm katmanlarını zihnimize kazımamız için son bir hamle oluyor.

Fleet Foxes son dönemin en orjinal topluluklarından biri ve yeni albümleri Crack-Up ile de bunu bir kez daha hatırlatıyorlar. Bu kadar uzun süre ortalardan kaybolup böylesi etkileyici ve titiz bir çalışmayla tekrar sahnelere dönmek Fleet Foxes’a yakışmış doğrusu.

tr_TRTurkish