“Yeni Normal”lerimize merhaba deyin

Koronavirüs… Belki de son bir iki aydır en çok duyduğumuz, telaffuz ettiğimiz ve aklımızın içinde doluşan kelime bu. Aslen bir kelimeden çok daha fazlası: Koca bir korku ve beraberinde getireceği yepyeni alışkanlıklar!

Koronavirüs gerçeğiyle, dünya çok kısa bir vakit içerisinde bambaşka bir yere dönüştü ve dönüşümünü de sürdürüyor. Bu süreçte sokağa çıkma yasakları ilan edildi, kalabalıktan nefes alınamayan yerler tenhalaştı, alışveriş alışkanlıklarımız değişti ve nicesi oldu. Eskisinden daha fazla değer görenlerin sayısı arttı; değerini kaybedenler de bir o kadar çoğaldı. Binlerce insan ücretsiz izne çıkarıldı ya da direkt olarak işsiz kaldı ve hepsinden önemlisi herkesin ortak bir korkusu oldu. Bu korkunun ismi de “Şimdi ne yapacağız biz?” sorusuyla vücut buldu.

Muhakkak bugünleri atlatacağız fakat asla izlerini silemeyeceğiz. Ekonomik bir krizin, işsizliğin ve birçok olumsuzluğun hayatlarımızın merkezinde olacağını kimse yadırgamaz diye düşünüyorum. Peki bugünler geride kaldığında ne olacak? Evet, cevap basit. Yeni Normal’lerimiz olacak. Ve buna uyum sağlayabildiğimiz kadar güçlü kalacağız.

Hepimiz bilim insanlarından gelecek müjdeli haberi beklerken, bir yandan da yapmamız gereken en önemli şeyi, yani kendimizi neredeyse hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı gerçeğine alıştırmalı ve Yeni Normal’lerimize adapte olmalıyız… Çünkü ancak bu şekilde salgın sonrası dönemde fark yaratabilip tutunabileceğiz. Çalışma şekillerinin, eğitim şartlarının, alışveriş biçimlerimizin ve sosyal yaşantılarımızın değişeceğini ve eskisi gibi hareket edersek geride kalacağımızı kendimize sürekli hatırlatmalıyız.

Bu noktada değişimlerin farkına varmak çok önemli ve bununla beraber değişimlerin eskisinden daha hızlı seyrettiğini fark etmek daha da elzem. Çünkü ne kadar hızlı refleks gösterirsek o kadar başarılı olacağımız ve öne çıkacağımız bir gerçek.

Geleneksel ve büyük sermayeli şirketleri, çok önemli açıkları görebilen iki üç gencin nasıl alabora edebildiğini görüyoruz. Çünkü hayatın tamamı artık çok daha hızlı akıyor ve ihtiyaçlarımızla isteklerimiz bununla beraber değişiyor. Salgın dönemi ve sonrasında bu hız katlanarak devam edecek ve oyunun kuralları yeniden yazılacaktır. Tüm bunlar, bizlere şunu söylüyor: Adapte olmanız gereken Yeni Normal’ler var!

Yeni Normal’lere adapte olmaya çalışırken yenilikçi fikirleri hayata geçirmekten korkmadan, teknolojiyi göz ardı etmeden, hayatın nabzını her zaman kontrol ederek ve esnekliği eksik etmeden aksiyonlar almalıyız.

Artık her şeyin hiç alışık olmadığımız bir hızda değişeceği yeni bir sürece giriyoruz. Tüm dünyayı esir almış bir salgınımız ve salgın sonrası olası bir ekonomik krizimiz var. Mesleklerin ömürleri ihtiyaçlarımızın ve zevklerimizin değiştiği ölçüde kısalmaya devam ederken yeniliklere açık olmak en büyük kurtarıcımız olacaktır.

Evet, hepimizi ortak ama bir o kadar da bireysel bir sınav bekliyor. Çünkü nur topu gibi bir Yeni Normal’imiz var. Eskiye takılıp kalma şansımızsa maalesef yok. Haydi daha fazla vakit kaybetmeden, Yeni Normal’lerimize merhaba deyin.

tr_TRTurkish