201
Views

Boğaç Gökmen

“I’m back… and I’m better than ever.”

Ace Frehley’in her dönüşünde söylediği bu söz artık yıldızlara karıştı. Ama her notasında, her solosunda, gitarıyla dumanlar içinde durduğu her görüntüsüyle sonsuza yankılanmayı sürdürecek. Uzay Adamı bu diyarlardan yol almış olabilir ancak müziği bizimle sürdürecek.

Ace Frehley sahneye çıktığında dünya bir anda başka bir gezegene dönüşürdü. Gitarından yükselen her nota, evrenin bilinmeyen bir köşesine açılan bir kapı gibiydi. Ve milyonlarca rock n’ roll tutkunu o kapıdan geçmek için sıradaydı.

1973 New York’unda, platform topuklar ve göz kamaştıran sahne kostümleri birkaç adım ilerideydi. Rock sahnesi, sertleşerek iyiden iyiye kıvamını bulan gitar riffleriyle yeni bir çağa giriyordu. İşte o dönemde, Bronxlu bir genç — adı Paul Daniel Frehley ama milyonlar ona Ace diyecekti — elinde gitarıyla Kiss’in dünyasına adım attı.

Artık grubun kimliğini oluşturan dört simgeden biriydi The Spaceman. Gene Simmons’ın iblis yüzü, Paul Stanley’in yıldız gözü, Peter Criss’in kedi bakışı… Ama Ace? O bir başka âlemin yolcusuydu. Gitarı eline aldığında sesler sanki Mars’tan geliyordu. Her solo, bir meteor gibi düşüyordu zihinlere. Dönemin müzikal kodları içinde Frehley, o dili çözmüş, yeniden yazmıştı.

Ace Frehley’in gitarı gençliğin isyanını, hayallerini, kaçışlarını dile getirdi. 1977 tarihli Love Gun albümündeki “Shock Me”, sadece bir şarkı değil, Ace’in ruhunun dışavurumuydu. Bir konserin açılış şarkısı sırasında yaşadığı elektrik çarpmasından esinlenerek yazdığı bu şarkı, adeta 70’lerin gençliği ve sonraki nesiller için alarm ziline dönüştü. Sahnede çalarken ışıklar gözleri kamaştırıyordu. O anlarda gerçeklik bükülüyor, sahne bir uzay gemisine dönüşüyordu.

Kiss’in “Space Ace”i, umursamaz karizmasıyla sadece grubun değil, rock tarihinin en aykırı, en özgün figürlerinden biriydi. Sahnede bir anda roketlere binen, gitarından dumanlar fışkırtan, notaları yıldız tozuna çeviren bir figür. Ama hepsinden öte, gitarıyla konuşan bir adamdı. Onun çaldığı her solo, kelimelerden çok daha fazlasını anlatıyordu.

Kiss sahnesinde en çok beklenen anlardan biri, Ace’in gitarının alev almasıydı. Dumanlar içinde yükselen o an, yalnızca bir efekt değil, bir çağrışım yarattı: “Bu dünyaya ait değilim, ama buradayım.” O gitar, bir yön göstergesiydi. Bir tür pusula. Ve Ace, o pusulanın ibresini hep bilinmeyene çevirdi.

Ace Frehley’i sahnede izleyenler, gümüş rengi makyajının ardında saklı bir karakter görürdü. Kiss’in boyalı yüzlerinin ardında belki en çok onun bakışlarında içtenlik vardı. Onun maskesi bir rol değil, başka bir evrenden bize uğrayan bir mesaj gibiydi. O, bir anlamda 70’lerin hayal gücü patlamasının cisimleşmiş haliydi. Rock yıldızları arasında, en “yıldızlısı”ydı. Fakat bu yıldız tozunun içinde, kırılgan bir gerçek insan vardı.

Kimi zaman sahneden uzaklaştı, alkolle, şöhretle, kendi iç karanlığıyla savaştı. Kiss’ten birkaç kez ayrıldı, sonra geri döndü. Ama her geri dönüşünde, o tanıdık uzaylı ışıltısıyla geri geldi. Çünkü Ace hiçbir zaman sıradan olamazdı. O, dünya kurallarına göre yaşamayan, yıldızlara ait bir ruhtu. Ve tam da bu yüzden bu kadar çok sevildi.

1982 yılında gruptan ayrıldı. Frehley’s Comet ile yoluna devam eden Ace, 1996 yılında büyük ses getiren yeniden birleşme turunda makyajını kuşanarak gruba yeniden katıldı. Onlarla son kez 2002 yılında Salt Lake City’de düzenlenen Kış Olimpiyatları’nda çaldı. 2024 tarihli solo albümü 10,000 Volts ile sonuna kadar müzik yapmaya devam etti ve uzaylı parıltısı saçan Space Ace kimliğini korudu.

Şimdi Ace Frehley, müziğiyle sonsuzluğa, o bilinmeyen alemlere karıştı. Rock tarihinin görkemli göğüne baktığımızda, Jimi Hendrix, Eddie Van Halen ve Randy Rhoads’un yanına parlayan yeni bir yıldız eklendi. Ace Frehley’in yıldızı.

Onu sadece bir gitarist olarak hatırlamak eksik olur. Rock’n’roll’u hisseden herkes onun bu dünyaya ne kattığını bilir. O bir fenomendi. Sahnedeki bir enerji alanı. Grubun en sessizi gibi görünse de aslında en sıra dışı ses oydu. Kitleleri ateşleyen bir frekanstı.

Ve ne zaman kulak versek o frekans hissedilmeye devam edecek.

“Ben bu gezegenden değilim” demişti bir röportajında, göz kırparak.

Müzikseverlerde zaten bu yüzden bu kadar bağlandı ona.

Çünkü bazen dünyadan kaçmak için sadece bir gitar solosu yeter.

Hoşça kal, Ace. Rock’n’roll sonsuzdur. Sen de öyle.

Makale Etiketleri:
· · ·
Makale Kategorileri:
MANŞET · MÜZİK