26
Views

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz:

Aşkın Tarihi

Yazar: Nicole Krauss

Çevirmen: Filiz Çakır

Yayınevi: Koridor Yayıncılık

On dört yaşındaki Alma Singer annesinin yalnızlığına çare bulmaya çalışmaktadır. Çözümü annesinin severek çevirdiği eski bir kitapta bulabileceğine inanır ve kitabın yazarını aramaya koyulur.
New York’un diğer ucunda Leo Gursky adında yaşlı bir adamsa hayatının son demlerini yaşamakta ve günlerini altmış yıl önce Polonya’da ona bir kitap yazması için ilham veren kayıp aşkının hayalini kurarak geçirmektedir. Alma’yı ve Leo’yu sürpriz bir şekilde bir araya getirecek olan da okyanusları ve nesilleri aşarak günümüze ulaşan bu kitaptır.
Kurgu dalında 2006 Orange Ödülü için kısa listeye kalan ve 2006 Prix du Meilleur Livre Étranger ödülünü kazanan Aşkın Tarihi, yazının ve aşkın gücünü keşfe çıkan, edebiyatın alışageldik formüllerini tersyüz eden bir roman.
“Bu kitap, tüm karmaşıklığına rağmen saf duyguların sadeliğine sahip, bu yüzden inanılmaz keyifli.” The Times
“Krauss bir melek gibi yazıyor.” Guardian
“Nicole Krauss’un büyüleyici yeni sesi, Amerikan edebiyatının efsaneleri arasına girmeye çalışmıyor: kelimenin tam anlamıyla onların karşısına geçip kendi yerini talep ediyor.” Andre Aciman

Hoşnutsuz

Yazar: Beatriz Serrano

Çevirmen: İrem Genç

Yayınevi: Domingo Yayınevi

“Zeki, sürükleyici ve fazlasıyla komik.” —Ayşegül Savaş
Marisa otuzlarının başında, Madrid’de şık bir evde oturuyor, reklam ajansında çalışıyor ve işinden nefret ediyor. Bir iş gününü ancak YouTube videoları ve sakinleştiricilerden oluşan özenle hazırlanmış bir kokteyl sayesinde atlatabiliyor. Sadece işini değil, patronunu, mesai arkadaşlarını, kurumsal dile bandırılmış e-postaları, üzerinde “birlikte daha güçlüyüz” yazan kupaları… hiçbirini sevmiyor. Yine de her pazartesi sabahı çantasını omzuna takıp işe gidiyor çünkü bir şeyleri itiraf etmek, bir şeyleri değiştirmek daha zor.
Şirketin düzenlediği bir takım ruhu kampı yaklaşırken, Marisa’nın kırılgan dengesi de sarsılıyor. Bir hafta sonunu iş arkadaşlarıyla geçirmek, yıllardır itinayla cilalanmış sosyal maskesinde ilk çatlakları yaratıyor. Bastırdığı geçmiş, bastıramadığı öfke ve artık bastırılamayacak kadar büyümüş bir bıkkınlık, sonunda tokat gibi yüzüne çarpıyor – yalnızca onun değil, etrafındakilerin de.
Hoşnutsuz, modern hayatın içten içe kemirdiği ruhlara, görünmeyen yorgunluklara, güçlü görünmek zorunda hissedenlere dair zekice yazılmış, sarsıcı olduğu kadar eğlenceli de bir roman. Beatriz Serrano, başarı, yalnızlık ve aidiyet gibi kavramları incelikli bir mizahla sorgularken, okuru kendi hoşnutsuzluklarıyla göz göze getirmekten çekinmiyor.
“Serrano, ayrıntılara büyük bir incelikle yaklaştığı, etkileyici ve son derece komik üslupla yazıyor. Kesinlikle muhteşem!” —Danya Kukafka
“Günümüz insanının kronik hoşnutsuzluğuna dair iğneleyici gözlemler ve zekice esprilerle dolup taşıyor. Serrano’nun anlatıcısı varoluşsal bir girdabın içinde kıvranıyor olsa da, romanı eğlenceden asla ödün vermiyor. Enerjik, canlı ve çarpıcı biçimde inşa edilmiş bu ilk roman, büyük bir yeteneğin habercisi.”
—Pizza Girl’ün yazarı Jean Kyoung Frazier
“Başarının tek yol olduğuna inandırılmış bir kuşağın yakıcı bir yansıma… Bolca mizah ve okuru sersemleten punk bir final.”
—Glamour
“İçinde yaşayanların ruhunu sömürmekten çekinmeyen bir iş dünyasının hem net hem de can acıtıcı bir röntgeni… yılın en çarpıcı edebi çıkışlarından biri.”
—Harper’s Bazaar
“Gerçekten çok komik – her cümlesi incelikle kurulmuş, keskin gözlemlerle dolu. Marisa’ya en başından bağlandım.”
—Daily Mail

Düşünmek Tasniflemek

Yazar: Georges Perec

Çevirmen: Esin İleri

Yayınevi: Everest Yayınları

Georges Perec’in vefatının ardından, ilk kez 1985’te yayımlanan Düşünmek/Tasniflemek, yazarın 1976-1982 yılları arasında kaleme aldığı, çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanan on üç denemesini bir araya getiriyor. Tasnifleme, listeleme ve sıralama yöntemlerini ele aldığı bu metinlerinde Perec, dünyayı kendine özgü üslubuyla yeniden biçimlendirirken gündelik yaşamın sıradanlığını, çevremizdeki nesnelerin alışılagelmiş çağrışımlarını da altüst ediyor.
Bana sorulan tam olarak nedir? Acaba önce düşünüp sonra mı tasnifliyorum?
Yoksa önce tasnifleyip sonra mı düşünüyorum? Düşündüğüm şeyleri nasıl mı tasnifliyorum? Tasniflemek istediğimde nasıl mı düşünüyorum?

Ölü Kızlar

Yazar: Selva Almada

Çevirmen: İdil Dündar

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Belki de senin görevin budur: Kızların kemiklerini toplamak, bir araya getirmek, onlara ses vermek ve sonra da nereye gitmeleri gerekiyorsa oraya doğru özgürce koşmalarına izin vermek.
Uluslararası üne sahip Bir Nehir Değil kitabıyla öne çıkan Selva Almada hem önemli bir feminist aktivist hem de çağdaş Latin Amerika edebiyatının en önemli yazarlarından biri. Carson McCullers, William Faulkner, Flannery O’Connor gibi isimlerle karşılaştırılan Almada, Truman Capote’nin Soğukkanlılıkla ya da John Hersey’nin Hiroshima isimli kitaplarının geleneğini sürdüren, onlar gibi farklı türleri, farklı teknikleri birlikte kullandığı bu çarpıcı eserde günümüzün en önemli sorununu, cinsel şiddeti ele alıyor.
Sıcağı ve tozu dumanı, sırları ve çıkar çatışmalarıyla Arjantin’in taşra bölgelerini yakından tanıyan Almada, Ölü Kızlar’da 1980’lerin başında, ülkece demokrasiye dönüşün kutlandığı günlerde öldürülen üç genç kadının hikâyelerinin peşine takılıyor. Andrea Danne, María Luisa Quevedo, Sarita Mundín… Feci şekilde katledilen bu üç kadının ardından ne cinayet failleri cezalandırılmış ne de adaletin sağlanması için adımlar atılmış.
Hem araştırmacı yazar hem de usta bir romancı olarak yaşananların izini süren Almada, kadınların günlük hayatta yaşadığı korkuları, dehşet hissini; her an erkek şiddeti tehlikesi altında olmanın, gözetlenmenin, kontrol edilmenin yarattığı ruh durumlarını da çarpıcı bir açıklıkla gözler önüne seriyor.
Flannery O’Connor ve Juan Rulfo gibi Almada’nın kısa, öz ve tekinsiz yazını da kırsal hayata yönelik kavrayış, yalnızlık, ayartı ve inançla dolu.
BBC Culture

Para Pul Oldu – Osmanlı’da Kağıt Para Maliye ve Toplum

Yazar: Ali Akyıldız

Yayınevi: VakıfBank Kültür Yayınları

Osmanlı modernleşmesinin yapısal unsurlarından biri de kâğıt paranın toplum ve devlet hayatına girmesidir. Büyük askerî mağlubiyetlerin sıklaştığı ve siyasi problemlerin üst üste yığıldığı bir çağda, devlet artan giderlerini yeni bir finansal araçla karşılamaya çalıştı: kaime, yani kâğıt para. İlk uygulamalarda %12,5 gibi yüksek bir faizle basılan kaimenin zamanla faiz oranı giderek düştü ve karşılıksız kaimelerin piyasaya sürülmesiyle paranın pul olması kaçınılmaz bir hâle geldi. Kâğıt para geçici bir icat olarak kalmadı, modernleşme asrından Cumhuriyet Türkiyesi’ne dek gelişti, değişti. Devlet istediği kadar “kaime eşittir altın” formülünü ileri sürsün, piyasa kendi şartlarını kendi tayin etti; zira, halk, para deyince “şıkırtısı işitilen bir maden parçasını” anladığı için kâğıt paranın değeri kolayca sorgulanıyor, güvenilmez bir kâğıt parçası olarak kalıyordu.
Osmanlı modernleşmesinin birçok veçhesini aydınlatan kitapların yazarı Prof. Dr. Ali Akyıldız’ın Para Pul Oldu, Osmanlı’da Kâğıt Para, Maliye ve Toplum adlı eseri, en uzun yüzyılda devletin ihtiyaçlarını karşılamak üzere çıkardığı kâğıt paranın tarihini incelerken, toplumun kâğıt para ile kurduğu ilişkiyi, ona karşı gösterdiği güvensizliği ve kâğıt paranın devlet için yarattığı sorunları derinlemesine bir arşiv çalışmasının ürünü olarak sunuyor.
Devlet Arşivleri ve özel koleksiyonlardan titizlikle toplanmış, çoğu ilk defa gün yüzüne çıkan Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi kâğıt para görsellerinin eşlik ettiği bu kitap Osmanlı tecrübesinde kâğıt paranın sadece bir para politikası enstrümanı değil, aynı zamanda Osmanlı’nın kriz yönetiminde başvurduğu stratejik bir araç olduğunu da ortaya koyuyor; Tanzimat reformlarından Kırım Savaşı’na, 93 Harbi’ne ve Birinci Dünya Savaşı’na kadar yaşanan değişimlerin ve krizlerin tarihini kâğıt para penceresinden okumayı vadediyor.
Seri numarasız kaimelerin devletin gizli para basmasına imkân sağlama, Galata bankerlerinin spekülasyonlarla güç kazanma ve Avrupa sermayesinin doğrudan müdahil olduğu yeni bir finansal düzenin ortaya çıkma süreçlerini titizlikle ele alan bu kitap, kalpazanlık, enflasyon ve vergilendirme gibi birçok bağlamda kâğıt paranın hikâyesini renkli ve akıcı bir anlatımla okura sunuyor. İktisat tarihi, maliye politikası, Osmanlı modernleşmesi ve Türkiye’nin sosyoekonomik dönüşümleriyle ilgilenen tarihçiler, araştırmacılar ve meraklı okurlar için vazgeçilmez bir kaynak.

Neredeyse Mükemmel Bir Dünya

Yazar: Laurent Gounelle

Çevirmen: Hale Ağaçayak

Yayınevi: Pegasus

Ya insanlığın özü seçme özgürlüğünde yatıyorsa?

Genç ve hırslı araştırmacı David Lisner bireylerin hayatlarının yapay zekâyla yönlendirildiği, teknolojik olarak çok gelişmiş olan “Yasalların Bölgesi”nde yaşamaktadır.

Yasalların Bölgesi’ne çok uzak olmayan bir adada ise “Sürgünler” adlı asi bir topluluk kendini dünyanın kalanından soyutlamıştır. Sürgünler hayat görüşlerine uymadığı gerekçesiyle bu teknoloji toplumuna katılmayı reddetmekte ve doğanın içinde, daha geleneksel bir toplum düzeninde yaşamayı istemektedir.

David hiç gönüllü olmasa da son derece gizli ve önemli bir görev üstlenmek zorunda kalır: bu düşmanca bölgeye gitmek ve ünlü sosyolog Robert Solo’nun vârisi Ève Montoya’yla görüşmek. David’in görevi, Yasallar’ın düzenini tehdit edecek önemde bir dosyanın Sürgünler’in eline geçmesini önlemek için Ève’i Yasallar Bölgesi’ne taşınmaya ikna etmektir.

Bu genç kadınla tanıştığında ise sadece görevi değil David’in bugüne kadar inandığı her şey de tehlikeye düşecektir. Özgür ruhlu Ève hayatına kimsenin ya da hiçbir şeyin karışmasına izin verecek gibi değildir.

Okurlara kendi özlerine dönüp özgürlüklerini ve karar verme güçlerini bulmaları yolunda destek olacak, onların gözlerini açacak bir roman. Peki siz uyanmaya hazır mısınız?

Karar vermek üzerine bir roman yazmak istedim. Neden mi? Çünkü hepimiz her gün, her türlü konuda kararlar alıyoruz. Ve karar vermek çok önemli bir olgu.

Karar vermenin insanın özgürlüğünü eline alması olduğunu vurgulayan bir hikâye yarattım. Bir seçim yapmaktan çekindiğimizde ya da bize tavsiyede bulunacak uygulamalara güvendiğimizde aslında yanlış bir seçim yapmaktan yani mağlup olmaktan korkarız. Ama aslında mağlubiyet hayattaki en değerli şeylerden biridir çünkü bize kendimizi geliştirme ve yeniden yaratma fırsatı verir…

“Gounelle’in romanları aynı Proust’un kekleri gibi; her yeni kitapta yeniden bulmayı isteyeceğiniz leziz birer anı.”

Femme Actuelle

“Okurlar Gounelle’in her romanından sonra kendilerini gökyüzünden yere inmiş gibi hissediyor.”

Le Parisien

“Laurent Gounelle okurlarının iyiliğini isteyen bir romancı.”

Ouest-France

Makale Kategorileri:
KİTAP · MANŞET