187
Views

Korku sineması bazı istisnalar hariç hiçbir zaman prestijli bir tür olarak görülmedi. Günümüzde de sektöre girmenin kolay yollarından biri olarak görülüyor. Türkiye’de de her hafta birkaç korku filminin vizyona girdiğini görüyoruz. Korku türünün bir özelliği de ya çok iyi çalışılmış büyük prodüksiyonlar ya da çok düşük bütçeli, her anlamda ucuz yapımlar şeklinde olmaları. Ortası pek yok gibi.

Dönemimizin en popüler yönetmenlerinden Robert Eggers, Ari Aster, Julia Ducournau ve Jordan Peele gibi isimler de korku türüyle sinemaya atılanlardan. Hepsi bu türde birden fazla film çekerek Hollywood’un korkutucu tarafına katkıda bulundu. Kimi yönetmenler içinse bu yalnızca bir kez demekti. Bu yönetmenler başka türlerde efsaneleşti.

İşte sadece bir korku filmi çekmiş 5 büyük yönetmen:

Stanley Kubrick

Stanley Kubrick’in birçok filminin korkutucu olduğunu iddia etmek mümkün; Lolita’daki pedofili teması, A Clockwork Orange’taki vahşi suçlar ve Eyes Wide Shut’taki korkutucu maskeli orgi bunlardan sadece bazıları. Ancak Kubrick’in türle gerçek anlamda yüzleştiği tek film The Shining oldu.

Wendy Carlos’un ürpertici müzikleri ve Jack Nicholson ile Shelley Duvall’ın unutulmaz performanslarıyla film Kubrick’in en popüler eserlerinden biri oldu. Mavi elbiseli ikizlerden kanlar saçan asansöre kadar The Shining akıllardan çıkmayan bir korku/gerilim şaheseri.

Martin Scorsese

Martin Scorsese denince akla daha çok sert New York aksanıyla konuşan gangsterler gelir; soğuk bakışları ve keskin zekâlarıyla sizi ürpertirler.

Korku türü Scorsese’nin pek de güçlü olduğu bir alan değil; o, birinin zihninin psikolojik yönlerini incelemeyi tercih eden bir yönetmen oldu ki bu da en az korku kadar etkileyici olabiliyor. Ünlü yönetmen 1991’de Cape Fear’ı çekti ve birçok kişi bunu onun korku türünde yaptığı bir deneme olarak görüyor.

1962 yapımı orijinal filme dayanan Cape Fear’da Scorsese bize gerçek bir canavar sunuyor: Robert De Niro’nun canlandırdığı Max karakteri içi şiddetle dolu korkunç bir adam. O dönemde Scorsese’nin en büyük gişe başarısı haline gelen Cape Fear’a rağmen yönetmen bir daha korku türünün kanlı ve karanlık dünyasına adım atmadı. Ama The Wolf of Wall Street’te Jordan Belfort ve ekibinin davranışlarını düşündüğünüzde korkuya oldukça yakın bir atmosfer yarattığını söylemek mümkün.

Robert Altman

Robert Altman, Nashville ve 3 Women’dan Popeye ve Gosford Park’a kadar uzanan dönemde ikonik eserler yarattı, ama onun korku türünde yaptığı tek ciddi deneme 1972’de gösterime giren Images‘dır.

Filmde Susannah York uzak bir köyde kaldığı sırada gerçeklikten kopmaya başlayan bir yazarı canlandırır. Images o dönemde giderek popülerleşen halk korkusu (folk horror) türünden etkilenmiştir. Altman’ı ustalık seviyesinde bir yönetmen olarak pekiştiren bir film olsa da, yayımlanmasının ardından Altman korku filmlerinden uzaklaştı ve daha çok psikolojik temalı işlere yöneldi. Örneğin 3 Women korku filmi havası taşısa da Images kadar türün derinliklerine inmez.

Quentin Tarantino 

Kurt Russell’ın Dublör Mike rolünde harika bir performans sergilediği Death Proof, genç kadınları takip eden ve arabasıyla paramparça eden gizemli bir figürün hikâyesini anlatıyor ve klasik korku filmlerine bir saygı duruşu niteliğinde, ancak ayak sahnelerinde fazlaca abartı içeriyor.

Pulp Fiction veya Inglorious Basterds kadar güçlü olmasa da son yirmi dakikanın heyecanını çok yüksek seviyede. Ayrıca bu film Tarantino’nun bugüne kadar yaptığı ve korku filmi olarak kabul edilebilecek tek çalışması.

Charles Laughton

Charles Laughton kariyeri boyunca sadece bir korku filmi değil, aslında yalnızca bir film yaptı; ve ortaya çıkardığı eser, hayranlarını neden başka bir şey yayınlamadığını merak ettirecek bir başyapıt oldu.

1955’te yayımlanan The Night of the Hunter’da başrolde Robert Mitchum yer alıyor ve şiddet dolu seri katil Harry Powell’ı canlandırıyor; gerçek bir kişiye dayanan olayları izlemek her zaman daha korkutucudur ve Laughton’un filmi de bundan istisna değil.

Oyuncu bu filmle yönetmenlik kariyerine adım atarak şiirsel anlatım konusunda gerçek bir yetenek sergiledi ve bu, nesiller boyunca yönetmenleri etkilemeye devam etti (film, Spike Lee’nin Do the Right Thing’indeki bir sahnenin şekillenmesinde bile önemli bir rol oynadı). Laughton’un neden yönetmenlik koltuğuna geri dönüp bir başka film, özellikle bir korku filmi yapmadığı, Hollywood’un en büyük gizemlerinden ve kayıplarından biri olarak kaldı.

far out magazine

Makale Kategorileri:
FİLM/DİZİ · MANŞET