Haftanın Kitaplığı – 30 Eylül 2019

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye bir göz atabilirsiniz.

ULYSSES – JAMES JOYSE

Ulysses

“Her hayat bir sürü günden oluşur, gün be gün. Kendi içimizde yürüyüp giderken hırsızlara, hayaletlere, canavarlara, ihtiyarlara, delikanlılara, karılarımıza, dullara, âşık kardeşlere denk geliriz ama denk geldiğimiz hep kendi kendimizizdir aslında.”

“Yüzyılın en büyük romanı.”

-Anthony Burgess –

Ulysses tek bir günü anlatır. Yahudi reklamcı Leopold Bloom ile öğrenci Stephen Dedalus’un 16 Haziran 1904’te Dublin’de gündelik işlere koşturmalarının romanıdır.

Ancak bu basit noktadan başlayarak, James Joyce olağanüstü derinlikte, zengin bir anlatı örer. Herkesin malumudur, Homeros’un Odyssea destanı Ulysses ismiyle Dublin’e taşınmıştır bu romanda, ama bu taşınmaya binbir çeşit biçem alıştırması, teknik, söz oyunu, onlarca dil, binlerce kültürel referans, gerçek ya da hayali kitaplardan yapılmış sayısız alıntı da eşlik eder. Ve bilinç akışının gürül gürül çağlamasıyla biter Ulysses.

İlk baskısı Joyce’un doğum gününde, 2 Şubat 1922’de Paris’te Shakespeare & Co. kitabevi tarafından yapılan ve sansür nedeniyle ABD’de ancak 1934’te, İngiltere’deyse 1936’da yayınlanabilen Ulysses’i, Talât Sait Halman Çeviri Ödülü sahibi Fuat Sevimay’ın çevirisiyle yayımlandı.

EDEBİYATIN CADILARI – TAİSİA KİTAİSKAİA

Edebiyatın Cadıları

Kadın yazarların bir araya geldiği büyü şöleni…

Virginia Woolf, Toni Morrison, Emily Dickinson, Mary Shelley ve diğerleri… Dünyanın başarılı kadın yazarları büyüyle buluşuyor. Taisia Kitaiskaia’nın güçlü kelimeleri, Katy Horan’ın olağanüstü illüstrasyonlarıyla birleşiyor ve kadın yazarlar en sihirli yanlarıyla birer büyücüye dönüşüyor. Üstelik bu yazarların büyü yapmak için ihtiyaç duyduğu şeyler sadece bir kalem ve bir kâğıt. Sihirleri hayatımızdan eksik olmasın!

“Edebiyatın Cadıları, büyücülüğün ta kendisi, ölüleri de dirileri
de uyandıracak bir büyü kitabı… Canlandırıcı, dönüştürücü, etkileyici, olağanüstü. Hem edebi bir eser hem de
minyatür bir ansiklopedi.”

-Jia Tolentino, The New Yorker online

BİR KÜÇÜK DELİLİK – ARZU UÇAR

Bir Küçük Delilik

İlk kitabı Dış Kapının Mandalı ile 2015 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü’nü alan Arzu Uçar’ın ikinci öykü kitabı Bir Küçük Delilik, İthaki Yayınları tarafından yayımlandı.

Açılışını “Bir aptalın anlattığı bir masal bu: Kuru gürültüler, deli saçmalarıyla dolu…” diyen Shakespeare’in Macbeth’iyle yapan kitap, sorular sorduran, oyunlar oynatan 11 öyküden oluşuyor.

“Delirse de sokağa bakmaya, sevdiklerini beklemeye, çamaşır asmaya ya da yemek yapmaya nasıl devam eder insan? Akıl, kafesini parçalayıp göğüne kavuşmak isteyen bir kuş gibi ötmeye başladığında dans etmek mi doğru çığlık atmak mı? Korkunun dişleri sahiden de sipsivri ve kanlı mı? Tutar mı tavşanın bedduası?”

​“Ben bazen ölüyorum. Belki size de oluyordur. Öyle kıpırtısız, nefessiz kalmak gibi değil. Sırtından göğsüne bir ilmek atıyorum hayatın. Önce delmek, sonra sağlamlaştırmak için kendimi.”

SANATTA HAKİKAT/NİTELİĞİN DÖNÜŞÜ – PATRICK DOORLY

Sanatta Hakikat-Niteliğin Dönüşü

Patrick Doorly’nin tarih boyunca üstün kabul edilen sanatçıların izledikleri yolları, mükemmelliğin yollarını keşfe çıktığı kitabı Sanatta Hakikat – Niteliğin Dönüşü, Aydın Çavdar’ın çevirisiyle, Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı.

Doorly; Leonardo’nun, Michelangelo’nun, Rembrandt’ın, Goya’nın, Shakespeare’in şifrelerini arıyor. Eski ustaların o üstün beceri ve fikirlerinin ilahi bir ilhamla doğduğu düşüncesini reddediyor, bunun yerine belki daha zorlu ama yine de daha erişilebilir bir mükemmellik ve yetenek paradigması oluşturuyor.

​Geçmişten günümüze sanatçılar hep mükemmellik peşinde olmuştur ve mükemmelliğe ulaşabildikleri veya yaklaşabildikleri ölçüde sanatçı kabul edilmişlerdir. Nitelik, Rönesans İtalya’sında üstün bir değerdi ve Antik Yunan’da biz ölümlülere bir parça tanrısallık esintisi sunuyordu. Günümüzde sanat tarihçileri güzelliğe, mükemmelliğe veya niteliğe atıfta bulunmaktan kaçınıyor, çünkü bunlar objektif veya tanımlanabilir kavramlar değil, sanat otoritelerinin sınırlarını zorlamaya cüret edemediği unsurlardır.

YUAN HUAN’IN KULÜBESİ – MİYASE SERTBARUT

Yuan Huan'ın Kulübesi

Miyase Sertbarut’un okumaya mesafeli duran çocuklardan esinlenerek yazdığı beş mucizevi hikâyeden oluşan kitabı Yuan Huan’ın Kulübesi, Zülal Öztürk’ün çizimleriyle, Tudem Yayınları tarafından yayımlandı.

9 yaş ve üzeri okurlara hitap eden kitap, yerel ile evrenseli, geleneksel ile dijitali bir araya getirerek, zamanı ve mekânı genişleten bir anlatım sunuyor. Yuan Huan’ın Kulübesi; hikâyelerin ölümsüzlüğüne vurgu yaparak, aslolanın onları aktarma yöntemlerini çeşitlendirmek ve geleceğe taşımak olduğunu savunuyor.

İlhami, oyun olsun diye girdiği bir telefon kulübesinin ahizesinden tuhaf hikâyeler dinlemeye başlar. Geçmiş ile bugün arasında sıkışıp kalan işçi çocukların, parmaklıklar ardında büyüyen çocukların, hatta okula gitmek istedikleri halde gidemeyen çocukların gizemli hayatlarına tanıklık eden kahramanımızın aklına parlak bir fikir gelir. Dinlediği hikâyeleri Türkçe ödevi için kullanacaktır. Kitap okumayı sevmeyen İlhami için işler yoluna girmiş gibidir. Ancak unuttuğu önemli bir ayrıntı vardır. Ya okuduğu kitabı okula getirmesini isteseler? Peki, adını Yuan Huan olarak uydurduğu Çinli bir yazar gerçekte var mıdır? Bant kaydı sandığı sesin ardında yatan sır nedir? İlhami’nin zihni son hikâyeye kadar karmakarışıktır. Yoksa, anlattığı yalanlara artık kendi de mi inanmaktadır?

İçindeki gizli hikâyeciyi, Çinli yazar Yuan Huan’a atfettiği ters köşe hikâyeler ile açığa çıkaran Miyase Sertbarut, İlhami’yi ve dolaylı olarak bütün okurlarını esrarengiz bir edebiyat evrenine konuk ederek, benzersiz bir kitap deneyimi yaşatıyor.

tr_TRTurkish