Haftanın Kitaplığı – 10 Aralık 2018

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye bir göz atabilirsiniz.

BAŞIBOŞ BİR YOLCULUKTAN NOTLAR – FERNANDO PESSOA

Başıboş Bir Yolculuktan Notlar, yirminci yüzyıl edebiyatının köşe taşlarından Fernando Pessoa’nın geride bıraktığı on binlerce sayfanın satırlarından metinler arası boşluklara seken, kasti bir düzensizlikte çizilmiş baş döndürücü güzergâhıyla okurlara ayna sunsun, zaman ve boşluk bıraksın diye derlendi.

Kendinin hem mahkûmu hem firarisi çağımız insanının sergüzeştine Pessoa’nın gözünden bakmak isteyen her bir okur, “kendinin meçhulü” Pessoa’nın bu başıboş yolculuğunun yolcusudur.

KİTAP KIYIMININ EVRENSEL TARİHİ – FERNANDO BAEZ

Kitap Kıyımının Evrensel Tarihi

Fernando Báez’in Sümer tabletlerinden 2003’te Irak Ulusal Kütüphanesi’ndeki elyazmaları ve sanat eserlerinin yok edilişine kadar uzanan kitap kıyımını geniş kapsamlı ele alan çalışması Kitap Kıyımının Evrensel Tarihi, Tolga Esmer’in çevirisiyle Can Yayınları etiketiyle yayımlandı.

İskenderiye Kütüphanesi’nin yakılışı, kaybolan büyük Yunan klasikleri, 13. yüzyılda dönemin kültür başkenti Bağdat’ı işgal ettiği sırada kütüphaneleri yakıp yıkan Moğol hükümdarı Hülagu, Avrupalı fatihlere eşlik eden misyonerlerin Aztek ve Maya kodekslerini yakması, Herculaneum’un yanmış papirüsleri, engizisyonun akıldışı acımasızlığı, D.H. Lawrence’tan James Joyce ve Salman Rushdie’ye çeşitli yazarların maruz kaldığı sansür ve benzeri uygulamalar, bu ilginç ve ürkütücü çalışmanın konusunu oluşturuyor.

YIKILIŞ – EMILE ZOLA

Emile Zola, Fransa’nın İkinci İmparatorluk dönemini siyasetteki, toplumdaki, ekonomideki, birey yaşamındaki yansımalarıyla anlatmayı tasarlayarak yirmi kitaplık bir dizi oluşturmuş ve bu diziye “Rougon ve Macquart Aileleri: İkinci İmparatorluk Döneminde Bir Ailenin Doğal ve Toplumsal Tarihi” adını vermiştir.

Yıkılış, bu dizinin son kitaplarından biridir ve imparatorluğun çöküşünü anlatır. Zola’nın, kitapta kahramanlarından birinin ağzından “zincirlerinden kendisinin boşandırdığı açgözlülüğü, zevk düşkünlüğünü doyuramadığı an yerle bir olmaya hazır, kocamış bir imparatorluk” olarak tarif ettiği imparatorluğun çöküşü sırasında Fransız halkının yaşadığı acıları, Sedan Savaşı’nı, Paris kuşatmasını ve halkın bu acılara isyanı olan Paris Komünü’nü anlattığı Yıkılış, Türkçeye ilk kez çevriliyor.

Bu kitapta okurlar, Paris Komünü sırasında gazeteci olarak zaman zaman Paris’te bulunan Zola’nın Komün izlenimlerini, değerlendirmelerini ve eleştirilerini de okuma fırsatını bulacaklar. Tarihteki ilk işçi iktidarı deneyimi olan Komün’e yol açan koşullar, aslına bakılırsa Zola’nın yirmi kitaplık “Rougon-Macquart” dizisi boyunca anlattığı koşullardır.

Çağının tanıklığına ömrünü adamış olan Zola, büyük eseri boyunca olağanüstü bir gayret, azim ve ayrıntı zenginliğiyle bizlere çizdiği toplum resmini, bu kitapta bir Komüncünün ağzından dökülen şu cümleyle özetlemiştir sanki: “Çünkü çok fazla acı, çok fazla haksızlık, çok fazla utanç var!”

CEBERUT MARTIN – WILLIAM GOLDING

Bir deniz kazasından kurtulan Britanya donanması mensubu Christopher Hadley Martin, Atlantik okyanusunun  ortasında bir ölüm kalım mücadelesinin ardından yalnızca hava durumu haritalarında görülen kayalık bir adacığa çıkar. Muazzam bir hırsla yiyecek ve temiz su bulmak, potansiyel kurtarıcılar tarafından fark edilmek için  zekâsına ve eğitimine başvurarak hayata tutunmaya çalışırken geçmişin anı ve görüntüleri zihnine musallat olur. Adacığın tek sakini olarak kendi kendine konuşarak geçirdiği uzun saatlerden sonra korkunç yazgısını kavrayacaktır. Giderek akıl sağlığını yitirmeye başlamasıyla gördüğü halüsinasyonlar onu bir varoluş krizine  sürükler.

Golding’in kurduğu bu çok katmanlı dünyada yanılsamalar ve en çılgın hayaller bile gerçek gibi görünür. Roman sürekli yinelenen akıl sağlığı ve delilik, gerçeklik ve gerçekdışılık temaları eşliğinde okuru insan zihninin gizli kovuklarında gezindirir. Golding okuru bütün hikâyeyi yeniden gözden geçirmeye zorlayan sarsıcı finalde “teknik açıdan muazzam bir büyücülük” sergilemiştir.

William Golding (1911-1993): “Bugünün dünyasında insanlık durumunu aydınlatan” romanlarıyla 1983’te Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Golding, Corwall’da dünyaya geldi. Marlborough Grammar School’da ve  Oxford’daki Brasenose College’da eğitim gördü.

1935’te Salisbury’deki Bishop Wordsworth’s School’da ders vermeye başladı.1940’ta İngiliz Kraliyet Deniz  Kuvvetleri’ne katıldı. Alman savaş gemisi Bismarck’ın batırıldığı harekâtta bulundu. İlk romanı Lord of the Flies  (Sineklerin Tanrısı) birkaç yayıncı tarafından reddedildikten sonra 1954’te yayımlandı. Büyük ilgi gören roman 35 dile çevrildi. Rites of Passage (1980; Geçiş Törenleri) adlı romanıyla Booker McConnell Ödülü’nü kazanan yazarın diğer önemli yapıtları arasında The Inheritors (1955; Vârisler), Free Fall (1959; Serbest Düşüş), The Spire (1964; Kule), The Pyramid (1966; Piramit) ve Darkness Visible (1979; Görünür Karanlık) sayılabilir.

GİZEMLİ SÖZLÜK: AÇİMPA – CATARINA SOBRAL

Gizemli Sözcük: Açimpa (Ciltli) Catarina Sobral

Portekizli yazar ve illüstratör Catarina Sobral’in hem yazıp hep resimlediği muzip ve sıra dışı kitabı Gizemli Sözcük: Açimpa, Deniz Koç’un çevirisiyle, Can Çocuk etiketiyle yayımlandı.

Fi tarihinden kalma eski bir sözlük şans eseri gün yüzüne çıkmıştı. İçinde yepyeni bir sözcük vardı: AÇİMPA.

Haber hızla yayıldı. Herkes bu yepyeni buluşu cümle içinde kullanmak istiyor, ama nasıl yapacağını bir türlü bilemiyordu. Ne anlama geldiğini, hatta ne türden bir sözcük olduğunu dahi bilen yoktu. Derken, birilerinin aklına (137 yaşındaki) Zulmira Nine’ye bu sözcüğün anlamını sormak geldi.

“Tabii ki biliyorum. Ama bu sözcük bir fiil olduğu için, açimpalamak şeklinde kullanılmalı,” dedi Zulmira Nine. Anlaşılan, bir şeyleri açimpalayabilir ya da birileri tarafından açimpalanabilirdiniz.”

tr_TRTurkish