Etkili, Özenli ve Mahir: Soen “Lotus”

Boğaç Gökmen

Opeth geçmişiyle müzik dağarcığımıza katılan davulcu Martin Lopez’in kuruculuğundan kaynaklı olarak Opeth ile özdeşleştirilen, Katatonia’yı andırdığıyla alakalı cümlelere sıklıkla tanık olunan Soen, altyapı kurguları ve solist Joel Ekelöf’un mikrofon başı işçiliği gibi faktörler nedeniyle Tool gibi gruplara benzetildi durdu. Bir önceki albüm “Lykaia” ile bu benzetmeler boyunduruğundan kurtulma teşebbüsleri kendini güçlü şekilde gösteren İsveçli topluluk, yeni albümü “Lotus” ile yavaş yavaş bu kaderinden sıyrılacağı adımları güçlendiriyor.

Tam da bu doğrultuda son yılların progresif rock, metal sahnesinin mühim unsurlarından biri olma yolunda özenli ve etkili bir adım olarak vitrine çıkan “Lotus”, topluluğun dördüncü stüdyo albümü olurken 2017 tarihli “Lykaia” sonrası iyice açılan nefesiyle, topluluğun müziğini giderek daha geniş kitlelere ulaştıracak işçiliğe sahip olduğunu fark ettiriyor.

Yapımcı David Castillo ve Inaki Marconi tarafından Temmuz ve Ekim 2018 tarihleri arasında Ghostward Studios ve Studio 6’da kaydedilen albüm, aynı zamanda topluluğun yeni gitaristi Cody Ford ile ilk kaydı olurken, ekibin hiç de fena durmayan güncel kadrosu davulda Martin Lopez, şarkıcı Joel Ekelöf, klavyeci Lars Ahlund ve basçı Stefan Stenberg’den oluşuyor.

Kurucu üye ve davulcu Martin Lopez albümü şu sözlerle ifade ediyor, “Şu an dünya inkâr edilemeyecek derecede çok tuhaf ve gergin bir yer. Şarkıların bunu açıkça yansıttığını düşünüyorum ama aynı zamanda karşı karşıya kaldığımız keşmekeş hayata meydan okur, yüzleşir ve uğraşırken her zamankinden daha güçlü olmamız gerektiğini de yansıtıyorlar”.

Etrafımızda olup bitenlere yüz çevirmek ve dünyanın, dolayısıyla da hepimizin yaşadığı bu kaos çağına kayıtsız kalmak imkansız. Birçok sanat dalının hücrelerinde var olup üretimlerine yansıyan bu endişe ve yüzleşme dürtüsü Soen şarkılarında da kendini alabildiğince gösteriyor.

Şiirsel, sözel içerik ve tansiyon, şiddetli dinamik yürüyüşlerden hassas yörüngelere oturan teknik detaylar, dolayısıyla önceki albümlerde de aşina olunan mahir Soen kişiliği, yeni albüm “Lotus”ün kimyasında da işleyen bir formül olarak öne çıkıyor. Birçok kez çağrıştırdığı gruplar çemberine dalışlar yaşansa da albümü bu sıçramaları görmezden gelerek ele aldığımızda övgüye layık detaylarla keyifli bir dinleme süreci yaşanacağı muhakkak.

Şarkıcı Joel Ekelöf’un dinleyiciyi kendi dünyasına çeken, giderek de üstüne koyan performansı albümün kesintisiz güç kaynağı ve birincil çekim alanı olurken, davulcu Martin Lopez’in bu kulvarın en mühim isimlerinden olduğunu duvarlara yazdırırcasına güvenilir ritim dokusu, aksak vurgularla kendi imzasını attığı düğümler albümü içinde yürüdüğü faaliyet alanında ciddi anlamda ileri seviyelere taşıyor.

Basçı Stefan Stenberg ve özellikle yeni gitarcı Cody Ford’un şarkıların riff sarmallarındaki lezzetli çalgı işçiliği “Lotus”ün önemli  köşe taşları olarak belirginlik gösteriyor. Gitarların kayıt  anlayışındaki taşkın ve dinleyiciyi ayağa kaldıracak etkiye ayarlı tutum alkışa layık bir yapım başarısı olarak öne çıkıyor. Tüm bu gidişat içerisinde zaman zaman elektrik piyanonun kattığı hüzünlü atmosferin mimarı Lars Ahlund’un devreye girdiği kısımlardan söz etmeden de olmaz.

“Lotus”, Soen’in şu ana dek geldiği en üst noktayı temsil ederken isminin yanına da birkaç yıldız iliştirilmesini sağlayacaktır. Enstrüman mahirliği ve anlatımdaki dikkate değer edebi tavır dahil bir bütün olarak “Lotus”, progresif metal kulvarının yılın en iyi örneklerinden biri olarak bir kenara şimdiden not edilmelidir.

tr_TRTurkish