Bir zamanlar sözlerimiz de İstanbul gibiydi; zarif, ölçülü, âhenkli…
Ne söylendiği kadar nasıl söylendiği önemliydi ve insanımız güzel konuşmayı bildiği gibi güzel dinlemeyi de bilirdi. Kimsenin kimseyi, hattâ kendini bile can kulağıyla dinlemediği, anlamaya çalışmadığı günümüz hengâmesinde ses, söz ve anlamdaki incelikleri kaybetmeye başladık.
Reyhan Çınar, “İstanbul Türkçesi” adlı eseriyle bizi bu nezâket ve güzellikleri hatırlamaya davet ediyor. Kelimelerin köken ve değişim maceralarından doğru telâffuzlarına, diksiyon kurallarından edebî dil ve üslûba uzanan bir yolculuğa çıkarıyor.
“İstanbul Türkçesi” sadece kelimelerin değil; onların ardındaki terbiyenin, ahlâkın ve medeniyetin hikâyesini anlatıyor.



